Çinli uzmandan Türkiye-Fransa gerginliği yorumu: "Nasıl daha az düşmanım olur diye düşünmeleri lazım"

  2020-11-03 10:31:30  cri

Fransa ve Türkiye arasında diplomatik gerilim tırmanıyor. Gelişmeleri yakından izleyen Çin medyası, siyaset bilimcilerin analizleriyle gerginliğin sebeplerini ve gidişatını anlatmaya çalışıyor.

Çin Haber Ağı'nda (中国新闻网) görüşlerine yer verilen, Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nden araştırmacı Jiang Yi'ye göre "Türkiye ile Fransa arasında oluşan çatlak çok derin."

İki NATO üyesi olan Fransa ve Türkiye'nin yakın zamanda bölgesel konuları ele alma biçimlerinde bariz farklılıklar oluştu.

Ankara-Paris hattında gerginlik yayılıyor

Eylül sonuda Dağlık Karabağ'da çıkan çatışmada Türkiye, Azerbaycan'ın yanında net bir duruş sergilerken, Fransa tarafları "müzakere masasına dönmeye" çağırdı ve çatışmalara müdahil olmakla itham ettiği Türkiye'yi eleştirdi.

Doğu Akdeniz'deki anlaşmazlıklar söz konusu olduğunda, Fransa ve Türkiye tam olarak karşı taraftadır. Ağustos ayında Türkiye, doğal gaz arama faaliyetlerini yürütmek için Doğu Akdeniz'e bir arama gemisi gönderdi. Fransa, gergin durum altında bölgeye iki savaş uçağı ve fırkateyn konuşlandırdı. Fransız ordusunun bölgedeki durumu izleyeceği belirtilerek, Yunan tarafına destek verildi.

Ankara-Paris hattında diplomasi gerginliğinin cephelerinden biri Libya oldu. Fransa ve Türkiye, Haziran ayında Libya'daki duruma müdahil olma gerekçesiyle birbirlerini suçladı. Macron, Türkiye'nin Libya'daki askeri varlığını genişlettiğini belirtirken, Türk tarafı, "Fransa, yasadışı kurumları destekliyor ve Libya'da tehlikeli oyunlar oynuyor" dedi.

"Türkiye büyük güçlerin otoritesine meydan okuyor"

Çin Sosyal Bilimler Akademisi'ne bağlı Rusya, Doğu Avrupa ve Orta Asya Enstitüsü'nde araştırmacı olan Zhang Hong, Çin Haber Ağı'na yaptığı açıklamada, son yıllarda Türkiye'nin "bölgesel güç diplomasisinin" bölgedeki geleneksel yapıyı ciddi şekilde etkilediğini ve aynı zamanda Fransa gibi büyük güçlerin "uluslararası düzende otoritesine meydan okuduğuna" dikkat çekti.

Uzmanlara göre, ülkesinde terör saldırılarının yaşanığı bir dönemde Macron, halkın güvenlik durumuna yönelik taleplerine yanıt vermek ve hükümetinin destek oranını artırmak için yüksek profilli sert bir duruş sergilemek durumunda.

Zhang Hong, Macron'un terörist saldırılar konusunda sert davranmaması durumunda, bunun Avrupa diplomasisi ve hatta Akdeniz'deki duruşu üzerinde etkisi olabileceğini belirtiyor.

Son yıllarda çeşitli yönlerden gücünün gelişmesiyle Türkiye'nin daha fazla küresel etki ve bölgesel çıkar peşinde koştuğuna işaret eden Zhang Hong ayrıca, "AB'ye katılma taleplerinin reddedilmesinin ardından, AB'nin Türkiye üzerindeki bağlayıcı gücünün kademeli olarak azaldığını ve Türkiye'nin Rusya ve ABD ile çeşitlendirilmiş diplomasi oluşturma eğiliminin kademeli olarak ortaya çıktığını" belirtti.

Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nden araştırmacı Jiang Yi ise şunu ekliyor: "Ancak mevcut kaotik uluslararası durumda, nasıl olabildiğince az düşman edinileceği, AB ve Türkiye'nin dikkate alması gereken bir sorundur."

Türkiye ve Fransa'nın şu aşamada uzlaşmayı reddetmesinin "COVID-19 salgını haberlerinden daha dikkat çekici hale gelen diplomatik bir çatışma" oluşturmaya başladığını yazan Global Times ekliyor: "Fransa ile Türkiye arasındaki çıkmazın arkasında, her birinin karşı karşıya olduğu derin tarihsel çelişkiler ve gerçekçi siyasi ikilemler var. İki ülke arasındaki mevcut gerilimleri açıklamak için, diplomatik sürtüşmelerine Fransa ve İslam dünyası açısından diyalektik olarak bakmak gerekiyor."

Gazetede Shanghai Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Enstitüsü'nden profesör Zhang Yuan imzasıyla çıkan yorumda, Fransa'nın Charlie Hebdo olayının meydana gelmesinin ardından, "terörizmin belirli bir din ile karıştırılmaması gerektiği" iddiasında ısrar ettiği, ancak 2020 itibariyle "belirli dinleri, dini organizasyonları ve toplulukları hedef almaya başladığı" belirtiliyor. "Bu aslında daha önce bastırılmış bir kamuoyu patlamasının sonucuydu" deniliyor.

Global Times, hemen tüm Avrupa ülkelerinin Fransa'nın yanında yer aldığına dikkat çekiyor: "Batılı gelişmiş ülkeler açısından, dini aşırıcılık, kendi ülkelerinin iç yönetimini tehdit ediyor. Ayrıca başka bir dini medeniyetin, Batı'nın gurur duyduğu Hıristiyan kültürünün ve demokratik sistemlerin temellerini sarsabileceğine dair korkuyu keskinleştiriyor."

Fransa Batı Avrupa'daki en büyük Müslüman nüfusa sahip

Çin Sosyal Bilimler Akademisi Avrupa Çalışmaları Enstitüsü'nden araştırma görevlisi He Zhigao ise yine Global Times'a yazdığı makalede, Fransa'nın Batı Avrupa'daki en büyük Müslüman nüfusa sahip ülke olduğunu ve ülkenin toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 9'unun Müslüman olduğunu hatırlatarak, "Macron'un sertliği, Müslüman göçmenlerin eşitsizlik konusunda farkındalığını derinleştirdi ve kimliklerinin temeli olarak dini inançların rolünü daha da güçlendirdi" yorumunda bulunuyor.

He Zhigao makalesinde, ABD'nin Avrupa'daki etkisinin azalmasının, bir dereceye kadar Akdeniz bölgesinde "stratejik bir boşluk" yarattığını kaydederek, Avrupa'nın bölgeye dair politikasını yeniden konumlandırdığını belirtiyor ve Ortadoğu'da kaynaklar için mücadelenin yoğunlaşmasıyla güvenlik durumunun daha da kötüye gideceğini öngörüyor.

2016 yılında yayınlanan AB Küresel Stratejisine göre, çevre bölgesi (peripheral region) AB'nin ana stratejik odağı olacak. Bu tarifte Akdeniz bölgesi özellikle önem taşıyor. Bunun nedeni kısmen, Libya ve Suriye'deki savaşların ardından çok sayıda mültecinin Akdeniz üzerinden Avrupa'ya akın etmesi. Ancak ortak bir stratejiden yoksun olan AB, bir dereceye kadar "Ortadoğu meselelerinin seyircisi" haline geldi. Fransa tam da bu noktada "AB'nin stratejik özerkliğine ve Avrupa savunma entegrasyonuna öncülük eden kilit ülkelerden biri olarak" Akdeniz'de baskın bir rol oynamayı hedefliyor.

"Erdoğan Türkiye'nin gücünü aşırı kullandı"

Bağımsız düşünce kuruluşu Charhar Enstitüsü'nden (察哈尔学会) araştırmacı Wang Chong, Kızılyıldız (红星新闻) haber sitesine yaptığı açıklamada, Erdoğan'ın Macron ile yaşadığı gerginliğin, "mevcut politika eğilimiyle tamamen uyumlu olduğuna" inanıyor: "Eğer on yıl önce, öğretmenin öldürülmesi gibi benzer bir şey olsaydı, Türkiye muhtemelen bu tür terörist saldırıları doğrudan kınardı, ancak Erdoğan'ın şimdi yapması gereken kendi değerlerini korumaktır. Avrupa Birliği ile böyle bir çatışmanın içine girilmiş görünüyor."

(29 Ekim'deki Nice saldırısının ardından, Türkiye Dışişleri Bakanlığı hızla saldırıyı kınadı. Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın da şunları söyledi: "Terörizm din, dil veya renk ayrımı yapmaz. Terörizmle ve aşırıcılıkla her şekilde sağlam ve birlikte mücadele edeceğiz.")

Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nden Ortadoğu uzmanı Yu Guoqing de Kızılyıldız'a yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Ortadoğu'daki pek çok sıcak meselede "her yerde olduğu" görüşünde. Erdoğan'ın bir dizi eylemle Türkiye'nin milli gücünü "aşırı kullandığını" ve bunun Fransa'nın temsil ettiği Avrupa Birliği'nde rahatsızlık uyandırdığını belirten Yu, bu yüzden "AB, Erdoğan'ın kontrol altına alınmasını umuyor" diyor.

Diğer yandan Fransız ekonomisi endişe verici bir noktaya ulaştı. Fransa Maliye Bakanı Le Maire Fransız ekonomisinin bu yıl yüzde 11 küçüleceğini söylemişti. Bu bağlamda, araştırmacı Wang Chong, Macron'un, kamuoyu dikkatini "sarı yelekliler" eylemlerinden ve Covid-19 salgınından, aşırılık yanlısı eylemlere direnmeye kaydırabileceğine inanıyor. Zira Fransız hükümetinin bu konudaki sert tavrı birçok Fransa vatandaşının desteğini kazanabilir.

Orijinal linkler:

召回大使、抵制货物……法国土耳其两国为何激烈交锋?

http://www.cns.com.cn/gj/2020/10-30/9325969.shtml

France-Turkey frictions show secular strategies and struggles states face

https://www.globaltimes.cn/content/1205125.shtml

France-Turkey disputes roiling European and Mediterranean affairs

https://www.globaltimes.cn/content/1204992.shtml

专家解读法国与土耳其掐架:矛盾积累多年,恐袭只是导火线

https://baijiahao.baidu.com/s?id=1681988515560433195&wfr=spider&for=pc