Yorum: Riyakâr "çevre koruyucusu" ABD'nin dünyaya bir açıklama borcu var

  2020-10-27 20:51:17  cri

Wang Juemian-CRI Haber Merkezi

Son yıllarda ABD'li bazı siyasetçiler, iklim değişikliği ve çevre koruma sorunlarını siyasi emellerine alet edip, yaptıkları spekülasyonlarla Çin'i karalayarak çevre konusundaki kötü karnelerini örtbas etmeye çalışıyor. Ancak hırsızın ''hırsız var, yetişin!'' diye feryat etmesine benzeyen bu tür hezeyanlar, artık dünya halklarını kandırmaya yetmiyor; bilakis, uluslararası toplumun, kendilerini "çevre koruyucusu" olarak tanıtan ABD'li siyasetçilerin uluslararası yükümlülüklerinden kaçarak küresel çevre yönetişimini nasıl zedelediklerini net bir şekilde görmesini sağlıyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde kısa süre önce "ABD'nin çevreye verdiği zararlara ilişkin olguların listesi" ve "ABD'nin küresel çevre yönetişimini zedelemesine ilişkin rapor" başlıklı iki belge yayımlandı. Belgeler, ABD'nin çevre koruma alanındaki kötü performansını olgular ve veriler ışığında ortaya koydu.

Dünya tarihinde en çok sera gazı salınımı gerçekleştirmiş, şu an da bu alanda ikinci sırada yer alan ABD'nin sera gazı salınımını azaltma konusundaki performansı, küresel iklim yönetişiminin verimliliğini de etkileyen önemli unsurlardan biri.

Mevcut ABD yönetimi, "Önce Amerika" politikasından ve kısa vadeli çıkarlarından hareketle sözünü tutmayarak ilgili sözleşmeyi terk etti ve çevre politikasında büyük bir gerilemeye yol açtı.

The New York Times'in yayımladığı veriler, mevcut hükümetin, göreve başlamasından bu yana, yaklaşık 70 adet büyük çaplı çevre koruma politikasını doğrudan veya dolaylı olarak iptal ettiğini, 30'dan fazla politikanın da iptal sürecinde olduğunu gösterdi.

Daha ironik olan ise kendini dünyaya küresel çevre koruma çalışmalarının öncüsü olarak tanıtmaya çalışan ABD'nin taahhütlerini yerine getirmek yerine, uluslararası çevre koruma işbirliğini baltalamaya öncülük etmesi.

ABD lideri, birçok kez kamuoyunun önünde küresel ısınmanın bir "aldatmaca" olduğunu belirtti ve G20 çerçevesinde iklim konusunda varılan uzlaşıları engellemeye çalıştı.

ABD, Paris İklim Değişikliği Anlaşması'ndan çekilen tek ülke oldu. Washington, Kyoto Protokolü'nü de hâlâ onaylamadı. Hatta ABD'nin etkisiyle birçok gelişmiş ülke de Kyoto Protokolü'nün ikinci dönemi için yeni taahhütler vermeyi reddetti. Bu adımlar, küresel iklim yönetişimi ile bu alandaki işbirliğinin önünde ciddi engeller oluşturdu.

İkinci olarak, ABD'nin küresel çevre yönetişimi konusunda hem irade hem de sermaye ortaya koymayı reddetmesi dikkat çekici. Verilere göre, 2018 yılı itibarıyla ABD'nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Anlaşması'na 13 milyon 547 bin avro aidat borcu bulunuyor.

Bunun dışında ABD, atık yönetimi, yabani hayvan kaçakçılığı ve canlı çeşitliliği gibi konularda küresel çevre yönetişimi çalışmalarını da sürekli engelliyor. Örneğin, dünyadaki en fazla katı atık ihraç eden ve kişi başı plastik tüketimi en fazla ülke olan ABD, Basel Sözleşmesi'ni hâlâ onaylamayarak, plastik atık kontrolü ve yönetimi sürecinin tıkanmasına yol açıyor.

ABD'nin bu adımları, çevre savunma kisvesi altında kendi çıkarlarını savunduğunu apaçık gösterirken, Washington'un tüm insanlığın çıkarlarını hiçe sayarak tek taraflılığı ve hegemonyacılığı destekleyen gerçek yüzünü ifşa ediyor.

Çevre korumayı ve sürdürülebilir kalkınmayı ilerletmek tüm ülkelerin ortak sorumluluğu. Başta Çin ile AB üyeleri olmak üzere birçok ülke ve örgüt, BM'nin çağrılarına destek vererek çevre koruma konusunda hedefler belirliyor, bu alandaki sorumluluklarını yerine getiriyor.

Çin, 2020 için iklim hedeflerini öngörülenden erken şekilde gerçekleştirdi. 22 Eylül'de düzenlenen BM 75. Genel Kurulu oturumunda Çin lideri, Çin'in karbondioksit emisyonunun 2030 öncesinde zirveye ulaşmasını sağlayıp, 2060'a kadar da karbon nötrlüğünü elde etmeye çalışacağını duyurdu.

ABD'li bazı siyasetçiler ise küresel çevre güvenliğinin karşısında saf tutarak çifte standarda başvuruyor. Bu girişimler sadece ABD'nin ve dünyanın bugününe değil, gelecek nesillere de büyük zararlar getirecek.