"COVID-19'la mücadele ABD'de insan hakları krizi yaşandığını gösterdi"

Çin İnsan Hakları Araştırmaları Derneği tarafından yayımlanan bir makalede, COVID-19 salgınıyla mücadelenin ABD'de insan hakları krizi yaşandığını ortaya koyduğuna işaret edildi.

Makalede, ABD yönetiminin COVID-19'la mücadelede bencil, verimsiz ve sorumsuz şekilde hareket etmesinden dolayı yaklaşık 2 milyon Amerikan vatandaşının enfekte olduğu, 110 binden fazla kişinin salgın nedeniyle hayatını kaybettiği, Amerikan toplumunda zenginler ile yoksullar arasındaki fark ile ırk ayrımcılığının artması gibi sorunların giderek derinleştiği kaydedildi.

Makalede, salgının ABD'de ortaya çıkmasından sonra, bazı Amerikan siyasetçilerin halkın canını ve sağlığını korumaya öncelik vermek yerine, salgını siyasi rakiplerine saldırmak için bir silah ve daha fazla yetki ele geçirmek için bir fırsat olarak gördükleri ifade edildi.

ABD toplumundaki eşitsizliğin salgın döneminde daha da belirginleştiğine işaret edilen makalede, "Salgın nedeniyle, ABD toplumunun alt sınıflarındaki insanların yaşamı daha da zorlaştı ve toplumdaki yoksullar ile zenginler arasındaki mesafe daha da genişledi. Salgının yol açtığı yüksek işsizlik, ABD'nin işçi sınıflarının geçiminde de riskler yarattı. ABD'deki zayıf topluluklar zor durumda kalırken yaşlılar ise hükümetin salgınla başarısız mücadelesinin kurbanı oldu, yoksul ve göçmen çocukların durumu da kaygı verici." ifadelerine yer verildi.

ABD'de her geçen gün daha da tırmanan ırk ayrımcılığına da değinilen makalede, "Asya kökenliler damgalama saldırılarına uğrarken, Afrika ve Latin Amerika kökenliler de salgında büyük ırk ayrımcılığına maruz kalıyor ve zaman zaman ırkçı şiddet olayları meydana geliyor. Minneapolis kentinde siyahi George Floyd'un polis şiddetinden dolayı hayatını kaybetmesi ülke genelinde büyük çaplı protestolara yol açtı. Bu, Amerikan halkının ırk ayrımcılığına yönelik hoşnutsuzluğunu ve öfkesini gösterdi." ifadesine yer verildi.

Makalede ayrıca, bütün insanlığın karşı karşıya bulunduğu bu mücadelede, ABD yönetimi girişimlerinin uluslararası salgınla mücadele işbirliğine ciddi zarar verdiği gibi, uluslararası insan hakları hukuku ruhuna da aykırı olduğu bildirildi.