Yorum: Ağızları yalanla dolu ABD'li siyasetçiler, salgınla mücadele mi ediyor, film mi çeviriyor?

  2020-05-17 20:35:25  cri

Zaman, her işin gerçek yüzünü aydınlatır. Son günlerde, uluslararası toplumun her geçen gün daha fazla bilgi sahibi olmasıyla birlikte, ABD'deki salgının yayılmasının gerçek takvimi de giderek netleşiyor.

Gerçekler, keskin birer kılıç gibi bazı Amerikan siyasetçilerin özenle uydurdukları yalanları parçalara ayırdı. Bu siyasetçilerin bencillik, açgözlülük, vazifeyi suistimal ve ahlaksızlık gibi özellikleri, dünya halklarının gözlerinin önüne serildi.

"11 Ocak gününde ne meydana geldiği henüz bilinmezken, biz artık aşı geliştirme çalışmalarını başlattık." Bu ifadeleri, önceki gün ABD lideri Beyaz Saray'da yaptığı açıklamada kullandı. Konuşmada vurgulanan tarih ise kamuoyunda bomba etkisi yarattı.

CDC Genel Direktörü Robert Redfield, kısa süre önce Kongre'de ifade verirken, CDC'nin 2 Ocak'ta Çin Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi ile bağlantı kurarak salgın hakkında derinliğine fikir alışverişinde bulunduğunu söyledi.

Beijing saatiyle 12 Ocak'ta Çin, Dünya Sağlık Örgütü ile yeni koronavirüsün (COVİD-19) gen dizilimini paylaşarak küresel boyutta aşı ve ilaç geliştirme çalışmaları ile salgının kontrolü için önemli bir zemin sağladı. Saat farkı göz önünde bulundurulduğunda, ABD liderinin 11 Ocak'ta aşı geliştirme çalışmalarını başlattıklarını ilan etmesi, en azından Çin'in paylaştığı gen diziliminin ABD'ye ilk anda ulaştığını kanıtlıyor.

O hâlde ABD, niçin işin gerçek yüzünü saklamaya, hatta Çin'i şeffaf olmama iddiasıyla karalamaya çalışıyor?

ABD lideri, bir yandan, 11 Ocak itibarıyla aşı geliştirme çalışmalarını başlattıklarını ilan ederken, diğer yandan da COVİD-19'dan ancak ocak sonunda haberdar olduklarını söylüyor.

Bu iki açıklamadan hangisi doğru?

Bazı internet kullanıcıları, ABD hükümetinin, halkı korumak için ancak 13 Mart'ta harekete geçtiğini savunuyor.

Ağızlarını her açtıklarında yalan söyleyen ABD'li siyasetçiler salgınla mücadele mi ediyor, yoksa bir film mi çeviriyor?

ABD'li siyasetçiler, ikiyüzlülükte sınır tanımadıkları gibi, yönetim içinde kendilerine karşı gelenleri de kovuluncaya kadar korkusuzca tehdit ediyorlar. Bunun yanı sıra, tıp alanındaki otoritelere baskı yaparak, onları ekranlardan ve kamuoyunun önünden uzaklaştırıyorlar.

ABD'de salgında şu ana dek 88 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. Böyle bir trajedide, ABD'li bazı siyasetçiler hâlâ kendi reklamlarını yapmaya bayılıyor ve daha evvelki yalanlarının altını doldurabilmek için daha da büyük yalanlar söylüyorlar. Bu kimin trajedisi?

Benjamin Franklin'in "Ayağınız kayarsa hemen iyileşebilirsiniz, ancak diliniz sürçerse bir daha asla bunun üstesinden gelemeyebilirsiniz.'' diye ünlü bir sözü vardır.

Zaman içinde daha da çok gerçeğin ortaya çıkmasıyla ABD'li siyasetçilerin tüm çabaları boşa gidecek.

Tüm dünya, "ABD'li siyasetçiler" başlığını taşıyan bu filmin nasıl devam edeceğini bekliyor.