Öncelikli olan can mı para mı? Amerikan siyasetinin yanıtı belli...

  2020-03-22 17:56:08  cri
Wang Qi

ABD'de 20 Şubat'a kadar tespit edilen COVID-19 vaka sayısı 19 bin 624 olarak kaydedilmişti. Yeni koronavirüse yakalanan hasta sayısı geçen 3 haftada 1300 kata çıktı.

Aynı gün, Amerikalı internet kullanıcılarının öfkesi ateşlendi. "Hemen istifa et" internette en çok arama yapılan ifade haline geldi.

 Sosyal medya kullanıcıları tarafından istifaya çağrılan başlıca kişi, ABD Senatosu İstihbarat Komitesi Başkanı ve Sağlık Komitesi üyesi Richard Burr.

ABD'de birçok medya organında yer alan habere göre, Burr sadece COVID-19 salgını hakkında bilgilendirme yapmakla kalmayıp, sır saklayıp "hisseleri sattı."

Açıklanmayan sırlar

ABD Ulusal Kamu Radyosu NPR tarafından yayımlanan bir ses kaydı kamuoyunda büyük tepki çekti. Ses kaydına göre, geçen 27 Şubat günü Burr özel bir parti oturumunda çok ciddi bir uyarıda bulundu. Burr "COVID-19 yakın tarihte görülen bütün virüslerden daha bulaşıcı olabilecek" ve "son salgın 1918 gribi kadar yayılacak" ifadelerini kullandı.

Adı geçen 1918 gribinde ABD'de 600 bin kişi hayatını kaybetti. Ne yazık ki, Bu uyarıyı duyabilenler yalnız birkaç şanslı girişimcidir. Federal kayıtlara göre, girişimciler veya kontrol ettikleri siyasi ajanslar, 2015 ve 2016 yılında Burr'un seçim kampanyasına 100 binden fazla dolar bağışladı.

△NPR'da yer alan haber

Okul kapanışı ve askeri birliklerin kullanımı gibi bilgileri önceden vermesi dışında, Burr özellikle partide bulunanların Avrupa seyahat planlarını yeniden değerlendirmeleri uyarısında bulundu. Ne var ki, Amerikalı vatandaşlar benzer uyarıları 13 gün sonra Dışişleri Bakanlığı'ndan aldı.

Bu sürede Burr kamuya hiçbir uyarı yapmadı. Tam tersi, kamuya sürekli "risk çok düşük" mesajı duyuruluyordu.

ABD Başkanı 27 Şubat'ta bile "salgın kontrol edildi, hemen yok edilecek" sözünü verdi. Aynı gün ABD'de 15 vakanın tespit edildiği bildirildi. Şu an ABD'de vaka sayısı 19 binin üstüne çıktı.

Rolling Stones Dergisi'nin internet sitesinde yer alan haberde "Bildiğimiz kadarıyla İstihbarat Komitesi başkanı dışarı sır tutmayı istedi ve sadece kendi vilayetindeki seçkin insanlar ve kendi siyasi bağışçılarına anlattı. Şöyle bir soru işareti var: "Burr neden bildiklerini gizli tutmanın gerekli olduğunu düşündü?" şeklinde yazıldı.

"Rolling Stone" Dergisi Web Sitesi'nde yer alan haber

Haberde "Trump'ın memnuniyetsizliğine uğrama korkusu, Amerikalıların hayatını kurtarma arzusundan daha mı güçlü?" sorusu gündeme getirildi.

Kuzey Carolina eyaletinden gelen Cumhuriyetçi Senatör Richard Burr, Senato İstihbarat Komitesi Başkanı ve Senato Sağlık Komitesi üyesidir. NPR'nin haberine göre Burr COVID-19 salgınıyla ilgili Senato brifinglerini düzenli olarak dinlemektedir. Burr 2006 yılında, kongrede "Pandemi ve Tüm Riskleri Önleme Yasası"nı hazırlattı. Bu yasa ABD federal hükümetinin salgına müdahale etmesi için yasa çerçevesini oluşturdu.

Enformasyonun avantajı bellidir. Nitekim, Burr bu avantajı salgın bildiriminin gecikmesi ve engellenmesine dönüştürdü. Dahası, bilgiler siyasetçilerin ulusal afetten para kazanmanın aracı haline gelmiştir.

Hisse senetlerini gizli sattı

New York Times tarafından yapılan araştırmanın sonucunda, Burr'un borsa çökmesinden birkaç hafta önce "ileri görüşlü" davranarak hisselerin hepsini sattığı gösterildi.

Burr'un alışveriş kayıtlarına göre 13 Şubat gününde, Burr 33 ayrı işlemle aralarında 150 bin dolar değerinde zincirli iki otelin hisseleri bulunan 628 bin ila 1 milyon 720 bin dolar arasında kişisel hisseleri sattı. İki otelin borsa değeri son haftalarda büyük boyutta geriledi.

△Richard Burr'un işlem fişi

NPR, ABD'nin salgınla müdahale için yasama çalışmalarına katılmasına rağmen, Burr'un şubat ayı itibarıyla kamuya aynı seviyede hiçbir uyarı yapmadığına dikkat çekti. Buna karşın, Burr 7 Şubat'ta Fox haber sitesinde yer alan bir köşe yazısında, ABD'nin salgın karşısında "geçen bütün zamandan daha iyi hazırlık yaptığını" ve kongrede "yasa çerçevesi" hazırlandığını ve Trump yönetiminin bu çerçevede "COVID-19 salgınıyla "aktif bir şekilde mücadele ettiğini" belirtti.

Burr, bir yandan yalan söyleyerek kamuyu açıkça aldatıyor, bir yandan yetki avantajından kendine para kazandırıyor. Burr'un somut hareketi "çifte yaşam"ı gösteriyor.

Burru, sosyal medyada yazarak medyanın ifadelerini tarafsız aktarmadığını savundu. Bunun üzerinden yazan bir internet kullanıcısı "Yangın çıktığında o hem tiyatrodan kaçtı, hem de bileti kadınlar ve çocuklara sattı" şeklinde yanıt verdi.

Öfke duyan Amerikanlı kullanıcıların yanı sıra ABD medya organları da Burr'tan "hisse satışı" konusunda açıklama yapmasını talep etti. Fox kanalının haber sunucusu Carlson, Burr'e "Bir açıklama yapmalı, eğer varsa, hemen bize bildirmeli; aksi takdirde Senato'dan istifa etmeli ve haksız kazanç ile suçlanacak" şeklinde seslendi.

Bataklıkta ne kadar fare var

Eğer odada bir tane hamamböceği keşfedilirse, yalnız bir tane bulunması mümkün değildir. Salgın karşısında birçok siyasetçi Burr'un yaptığı gibi haksız para kazanıyor.

İstihbarat Komitesi'nden demokratçı Dianne Feinstein, Cumhuriyetçi James Inhofe ve Kelly Loveller gibi üç önemli senatör de, kamuya açık olmayan bilgilerden faydalanarak piyasanın sıkıntı çekmesinden önce çok sayıda hisse senedi satmakla suçlandı.

Diana Feinstein ve kocası 31 Ocak itibarıyla hisse senedi çılgınca sattı. 28 Şubat gününde 1 ile 5 milyon dolar değerinde hisse senedi satıldı. İşlem fişinde bunun California Biyoteknoloji Şirketi'nin hisse senedi olduğu açıkça görülmektedir.

△Diana Feinstein'ın işlem fişi

Kelly Loveller vadeli piyasaları denetlemek için bir Senato alt komitesinde hizmet vermektedir ve kocası New York Borsası'nın başkanı ve genel müdürüdür. Bu çift "kendi" finans kuruluşlarını denetleyebilir, yani hem hakem hem de oyuncu durumundalar.

△Kelly Loveller ve kocası

Salgının risklerini bilen, fakat sessiz kalan Amerikalı siyasetçilerin sayısı kestirilemez. Senatörlerin önemli görevlerinden biri hükümetin çalışmalarını denetlemektir. Şimdi ise görevlerini yerine getirmenin aksine, hükümetin hatalarını gizlemek ve kamuyu aldatmada yardımcı rol oynuyorlar.

Bir Tweet'te "Burr, Loeffler, Inhofe, Ron Johnson, Trump'ın kurutacağını beyan ettiği bataklıkta ne kadar fare daha var? Şimdi kutsal kongre salonunda bataklık artık sızma yapıyor" denildi.

En önemli olan can mı para mı?

Bir yandan seçkin kişiler ön uyarıyla çekiliyor, diğer yandan sıradan halklar bilgisiz olarak risk altında kalıyor. Amerikalı politikacılar bencillikle piyasa güvenini bizzat kırdı. Sıradan yatırımcılar 10 günde borsanın dört kez devre kesmesiyle karşılaştı.

Piyasada panik ve belirsizlik doluyken, ABD'nin politikası ve ağırlığı yine can kurtarmak yerine pazar kurtarmak üzerinde duruyor. "Faiz düşürme" ve "parasal genişleme" komple ortaya koyulmasıyla kıyaslanınca, salgınla mücadelede somut adımlar atılamadı. Şu ana kadar, ABD vilayetlerinde tıbbi malzeme yetersizliği ve virüs testi yapılamaması devam ediyor. ABD lideri 19 Mart'ta düzenlenen bir basın toplantısında, malzeme sıkıntısı sorusuna "büyük alım yapıp ulaşım sağlama hükümetin yapması gerekenlerden değil. Biz kargocu değiliz" şeklinde karşılık verdi.

Test konusunda yaşanan sorun da ağır hastanın öncelikli olması değil, yetkili ve zenginlerin öncelikli olmasıdır. New York Times tarafından açıklanan bir anket sonucunda, ABD'de zengin ve ünlülerin öncelikle test edilmesinin daha kolay olduğu gösterildi.

Virüs testinde zengin ve fakir arasında ayrım mı yapılıyor? Bu soru karşısında ABD Başkanı Donald Trump "belki bu hayattır" ifadesini kullandı.

Salgın, bir ayna olarak hem bazı politikacıların ikiyüzlülüğünü yansıtıyor hem de bazı devletlerin esasen kime hizmet ettiğini gösteriyor. Öncelikli olan can mı para mı? Amerikalı politikacıların bu soruya yanıtını öğrenmiş olduk.