Bu şehrin tarihi yok, geleceği var! SHENZHEN (1)

  2018-11-28 16:17:53  cri

Emre DEMİR

Shenzhen'de bir reklam panosunda yazıyor: Bir kez geldiysen Shenzhenli sayılırsın! (Yilai Shenzhen jiushi Shenzhenren.)

Beijingli, Xianlı veya Shanghailı olmak için bu şehirlerde birkaç kuşak kök salmak, bu şehirlerin şivesini konuşmak gerekebilir. Ancak 40 yıl önce kendi halinde bir balıkçı kasabası olan, ilk nazım planı 1982'de çıkarılan Shenzhen'de durum farklı; burası bir proje, sosyal ve ekonomik deneylerin yapıldığı bir laboratuvar.

Shenzhen'de yaşayanların ortak noktası, girişimcilik. Shenzhen, 'iş kurmak' isteyenlerin kurduğu bir şehir, bu yönüyle bir iş ortamı. Diğer yandan trafik kurallarına harfiyen uyulan, kamusal alan kültürü gelişmiş, otomobilde arka koltukta dahi emniyet kemeri takılan bir kent. Aslında kimse gerçekten ('aslen') buralı olmadığı için, herkes burayı başkasıyla paylaşmayı biliyor!

Çin'i çok büyük bir modernleşme yoluna sokan reform ve açılmanın 40 yılında Shenzhen'deyiz... Shenzhen yazı dizimize, Çin'in reform hareketiyle ilgili bazı genel notlar paylaşarak başlayalım.

'Benim zamanımda Çin çok değişti'

Çeşitli vesilelerle, herhangi bir dönem Çin'de yaşamış olanlar, kendi yaşadıkları dönemde Çin'in çok değiştiğini söyler ve bu değişime tanıklık ettikleri için kendilerini şanslı sayarlar. 1980'lerin başında Çin'de yaşamaya başlamış Garanti Bankası Shanghai Temsilcisi Noyan Rona, ekmek ve yumurta almak için karne taşıdığını söylüyor; eskiden bisiklet almak için bir yıl sıra beklerdiniz diyor. Aynı ülkede şimdi her yer paylaşım bisikleti. 90'ların başında Çin'de yaşamaya başlamış, uzun yıllar Anadolu Ajansı Beijing temsilciği yapmış olan Kamil Erdoğdu, kartlı telefonların sadece büyük otellerde olduğunu, Türkiye'ye telefon açmak için bir otele gitmesi gerektiğini söylüyor; internet erişimi hak getire... Aynı ülkede şimdi 802 milyon insan internet kullanıcısı, günlük yaşam mobil ödemeler üzerine dönüyor. Beijing'de yaşayan yabancı bir arkadaşım, 2008 Olimpiyat oyunlarının tam bir kırılma anı olduğunu, oyunlardan sonra şehirde pek çok şeyin değiştiğini söylüyor. Yani Beijing için bir Olimpiyat öncesi ve sonrası ayrımı yapıyor. O dönemde herkes Çin'in olimpiyat oyunlarının altından kalkıp kalkamayacağını merak ederken, Çin artık her yıl çok sayıda uluslararası organizasyona başarıyla ev sahipliği yapıyor... 2011 yılında Çin'de yaşamaya başlayan bu makalenin yazarı, her gün bir fincan kahve içmek için, Babaoshan semtindeki evine en yakın kafenin bulunduğu Fuxingmen semtine giderdi. Fuxingmen'deki şubesinde kahve içtiğim o uluslararası kahve zinciri, şimdi Çin'de 'her 15 saatte bir şube' açtığını söylüyor!

Çin'de yakın tarihin herhangi bir döneminde yaşamış bir yabancı 'Benim zamanımda Çin çok değişti' derse, ona inanın, haklıdır. Çin'de gerek makro anlamda sosyal ve ekonomik durum, gerekse buna bağlı olarak günlük yaşam anbean değişmektedir. Ancak bu değişimi anlamak için, parça parça olaylara değil, bütüne bakmak gerekir. İşte bu 'büyük fotoğrafın' adı Reform ve Dışa Açılma'dır.

40 yaş olgunluk çağı

Konfüçyüs şöyle der: 40 yaşında kafa karışıklığı kalmaz. (Sishi er buhuo) Çin'in reform ve dışa açılmasının 40. yılında, sosyal ve ekonomik dönüşümün artık olgunlaştığını ve Çin'in bu süreçte hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak belli kazanımlar elde ettiğini söyleyebiliriz.

40 yıl sonra gelinen noktada Çin dünyanın ikinci büyük GDP'sine (11 trilyon ABD doları) ve üçüncü en yüksek doğrudan dış yatırıma (170 milyar ABD doları) sahiptir. Çin ekonomisinin dünya ekonomisindeki payı 1978'de 1,8 iken 2017'de yüzde 18,2'ye yükselmiştir. 1978'den 2016 yılına kadar geçen sürede, Çin'in GDP'si 0,37 trilyon yuandan 74,35 trilyon yuana çıktı. Bu süreçte 700 milyon insan yoksulluktan kurtarıldı, 385 milyonluk yeni bir orta sınıf yaratıldı. 21. yüzyılın başlamasıyla birlikte Çin küresel GDP'ye en fazla katkı sağlayan ülke haline gelmiştir. Çin'in toplam mal ithalat ve ihracatı 2017'de 4,1 trilyon dolara ulaşarak, 1978'in 783 kat üzerine çıkmıştır. 1949-1978 arasında toplamda sadece 200 bin Çinli yurtdışına seyahat edebilmişken, bugün artık her yıl 100 milyondan fazla Çinli bu imkana sahip duruma gelmiştir. Geride kalan 40 yılda küresel barış ve istikrarda Çin'in katkısı ciddi boyutlara ulaşmıştır; Çin BM barış koruma fonlarına katkı yapan en büyük ikinci ülkedir, 2 bin 500 Çinli barış koruma personeli BM operasyonlarında görev yapmaktadır.

Ancak 40 yaşın olgunluğuna kolay gelinmediği aşikar; 1978 yılında Çin reform yoluna girdiğinde, önceki on yılın siyasi ve kültürel şokları henüz tam anlamıyla atlatılabilmiş değildi. Bu dönemde 18-22 Aralık 1978'de düzenlenen 11. Merkez Komite 3. Genel Kurulu, ÇKP ve Çin'in tarihinde kritik yer tutar. Toplantının gündemi, Çin'in acilen sosyalist modernleşme yoluna sokulmasıydı. Ülkenin aşırı merkezileşmiş ekonomi yönetiminde köklü bir reform öngörülüyordu. Bugün 40. yılına girilen reform ve dışa açılma (gaige kaifang) politikası işte bu toplantıda filizlendi.

3. Genel Kurul Çin toplumuna yeni bir silkinme ve canlanma öneriyordu. Toplantının sonuç bildirisinde şöyle deniyordu: "Hiçbir parti, hiçbir devlet ve hiçbir ulus, düşünceleri donuk kalırsa ve eğer her şeyi yalnızca kitaplara taparak yürütürse, ilerleyemez ve canlılığını geliştiremez. Böyle bir yolun sonu yıkımdan başka bir şey değildir." Bildiride kapsamlı ve derinlemesine gelişen bir devrim öneriliyordu.

Bu sürecin mimarı Deng Xiaoping, reform hareketini tanıttığı konuşmasında zihinlerin özgürleştirilmesi gerektiğine vurgu yapmıştı. Deng, adım adım uygulanacak cesur tedbirlerle, dört alanda devlete, yerel yönetimlere, işletmelere ve bireylere tam bir inisiyatif verileceğini ve ekonominin merkeziyetçi yapısının değiştirileceğini belirtiyordu. Ekonomik modernleşme sağlanırken, ideolojik zemin de ihmal edilmedi. Çin toplumunun 'temel çelişkisi' yeniden tanımlandı. Sınıf mücadelesine dayalı belirsiz sloganlar ülkeyi istikrarsızlığa sokuyordu; Deng Xiaoping'e göre yeni dönemin temel çelişkisi, üretici güçlerin çok düşük bir gelişme seviyesinde bulunmasıydı ve bu durum ülkenin ihtiyaçlarını karşılayamıyordu. Bu çelişkiyi aşmak için, Marksizm'in evrensel gerçeği Çin'in somut gerçekleriyle bütünleştirilmeli ve Çin'e özgü bir sosyalizm inşa edilmeliydi.

Çin'in 'ikinci devrimi'

Çin Cumhurbaşkanı Xi jinping'in, 2018 Bo'ao Asya Forumu'nda yaptığı konuşmada, 40 yılda oluşan bu tabloyu "Çin'in ikinci devrimi" olarak nitelemesinin ardında işte bu başarı öyküsü var. Şöyle demişti Xi Jinping: "Bugün Çin halkı büyük bir gururla şunu söyleyebilir ki, Çin'in ikinci devrimi olan reform ve dışa açılma, sadece ülkeyi kapsamlı olarak değiştirmemiş, aynı zamanda tüm dünyayı büyük ölçüde etkilemiştir."

Cumhurbaşkanlığı görevine başladığında ilk yurt içi gezisini, reform ve dışa açılmanın başladığı yer olarak kabul edilen Shenzhen şehrine yapan Xi Jinping'in her fırsatta reform ve dışa açılmanın önemini vurgulaması ve 2018'de 40. yıla vurgu yapması anlamlı; çünkü Xi Jinping dönemi dış politikasının kartvizitine dönüşen Kuşak ve Yol girişimi, aslında geride kalan 40 yılın doğal bir sonucu olarak görülebilir. Kuşak ve Yol girişimi, Çin liderinin bir gecede aklına düşmüş bir fikir değildir; 40 yıl boyunca elde edilen kazanım ve tecrübenin Çin'i getirdiği nihai bir duraktır. Bu açıdan bakıldığında, Kuşak ve Yol girişimi, yeni bir tip reform ve dışa açılma olarak görülebilir, ve bu yeni girişim çok daha büyük ölçekli ve kapsayıcı bir proje olarak her geçen gün hayat geçirilmektedir.

Ancak reform ve dışa açılmanın yeni döneminde fırsatlar kadar büyük zorluklar da Çin'i beklemektedir. Çin dışa açılma boyutunu genişletirken, bugün dünyanın en büyük ekonomisi konumundaki ABD, içe kapanmayı teşvik etmekte, uluslararası örgütleri işlevsiz hale getirmektedir. Çin 'ekonomik küreselleşme' derken, Amerikan yönetimi 'ekonomik milliyetçilik' demektedir. Çin 'çok taraflı dünya düzeni' derken, Amerikan yönetimi 'tek taraflı korumacılık' demektedir. Çin 'insanlığın ortak kader topluluğu' fikrini ortaya koyarken, Amerikan yönetimi 'Make America Great Again' sloganıyla aslında kendini izole etmektedir.

Çin tarihi ispatlıyor: Dışa açılma zenginlik getirir

Sadece geride kalan 40 yıllık deneyim değil, binlerce yıllık Çin tarihi şunu ispatlamıştır: Çin'in dışa açıldığı ve dış dünyayla karşılıklı etkileşime girdiği dönemler, hem Çin'in kendisine hem de diğer ülkelere büyük faydalar getirdi. Tarihi İpek Yolu, Han Hanedanı döneminde Çin'in Orta ve Batı Asya'ya ilgi duyması sonucu ortaya çıkmıştır. Çin'in 'altın çağı' olarak kabul edilen Tang Hanedanı, ülkenin dışa en açık olduğu dönemlerden biridir. Tang kültürü, Kore ve Japonya gibi Doğu Asya'nın pek çok bölgesinde bugüne uzanan etkiler bırakmıştır. Ming Hanedanı döneminde dünyanın en büyük donanmasını kuran Çinliler, Afrika kıyılarına kadar ulaşmış, Çin ile uzak coğrafyalar arasındaki değişim bugün bile şaşılacak boyutlara ulaşmıştır.