Trump-Kim zirvesi için neden Singapur seçildi?

  2018-06-19 19:17:08  cri

Singapur, 12 Haziran'da ABD ve Kuzey Kore liderleri arasında tarihi bir zirveye ev sahipliği yaptı. Müzakere sürecinin nasıl ilerleyeceği merak konusu; ancak pek çok analiste göre şimdilik önemli olan Trump ve Kim'in tokalaşması. Zira çok kısa süre önce birbirlerini nükleer silahlarla tehdit eden iki ülkenin, bugün aynı masaya oturmuş olmaları, başlı başına büyük bir kazanım.

Zirve hakkında çok şey konuşuldu, dünya medyası saatler süren canlı yayınlarla tüm detayları yakından izledi.

Peki, zirve neden Singapur'da düzenlendi?

Singapur'un Asya kıtasında bölgesel diplomaside oynadığı rolü iyi anlamak, bu görüşmenin ne şekilde seyredeceğini kestirmek adına da faydalı olacaktır.

Singapur, 5 milyonun üzerinde nüfusu olan, ultra modern bir şehir-devleti. Tam bir yasa ve düzen ülkesi; sokakta sakız çiğnemek yasak.

Böyle kritik bir zirvenin ev sahipliği konusunda Singapur'u öne çıkaran temel faktör güvenlik. Ülkede olağanüstü polisiye tedbirler çok seri şekilde hayata geçirilebiliyor. Güvenlik birimlerinin, gösteri, miting gibi halk hareketleri üzerinde etkili bir kontrol sağlama kabiliyeti var.

Trump-Kim zirvesine, Moğolistan, Kuzey veya Güney Kore, İsviçre, İsveç, hatta Beijing'in ev sahipliği yapabileceği dedikoduları vardı. Ancak görüşme yeri olarak Singapur açıklandı. Bunun tek sebebi elbette güvenlik faktörü değil. Hem Kuzey Kore hem de ABD elçiliklerinin bulunduğu Singapur, Asya-Pasifik bölgesinin diplomasi sahnesinde, görece nötr tutumuyla kendine saygın yer edinmiş bir ülke. 2015 yılında Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping ile Taiwan adası lideri Ma Ying-jeou'nun tarihi tokalaşmasına da ev sahipliği yapan Singapur, bölgesel diplomaside doğal bir merkez haline geldi.

'Otoriter modernleşme'ye örnek gösterilen Singapur, 1965'te Malezya'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan ettiğinde, doğal kaynakları olmayan ve ortak bir tarihi paylaşmayan göçmen topluluklardan oluşan bu ülkenin, bir mucizeye imza atacağını kimse öngöremezdi. Ancak ülke, kendine özgü ekonomi modeliyle, iki nesilde 'üçüncü dünya'dan 'birinci dünya'ya atladı; gelinen noktada, medya ve toplum üzerinde baskının sürdüğü ada ülkesi, halen 'ideal bir ada' değilse de, yönetim sistemi itibariyle iki farklı dünya arasında bir yerde duruyor.

12 Haziran'da başlayan görüşmeler sürer ve Kuzey Kore'nin dünyayla entegrasyon süreci başlarsa, benzer bir Singapur hikayesini Kore yarımadasında görmek mümkün olur mu? Şimdilik, en azından bunun ihtimal dâhilinde olduğunu düşünmek yeter.