Chang'e'nin aya yolculuğu |
2017-01-02 10:21:25 cri
|
Chang'e'nin aya yolculuğu Çin'deki Büyük Yaşam, yeni serüvenlerle devam ederken Çin'deki gelenek ve göreneklerle gündelik hayatın ardında yer alan geleneksel Çin öyküleri ve efsanelerini sizlere anlatmaya devam ediyoruz. Bir önceki programımızda Okçular Tanrısı Hou Yi'nin (后羿) Doğu Cenneti Tanrısı'nın çocuklarından 9 güneşi okla vurmasından sonra karısı Chang'e ile birlikte cennetten dünyaya bir ölümlü olarak sürgün edilmesini aktarmıştık. Sürgün olan karı koca dünyadaki yeni hayatlarına alışmaya çalışıyorlardı. Hou Yi her gün avlanmak için dışarıya çıktığında, Chang'e evde kalır ve günlük ev işleriyle ilgilenirdi. Chang'e peri güzelliğine ve iyi bir kalbe sahipti. Çoğu zaman boş vakitlerinde komşularına yardım ederdi. Yıllar geçtikçe Chang'e ölümlü olarak yaşam sürmenin zorluklarına katlanamaz olmuştu. Ve bu durum ile ilgili sürekli kocasına yakınıyordu. Hou Yi, karısının bir peri olarak cennette yaşarken, sırf kendisinin Doğu Cenneti Tanrısı'nın 10 oğlundan dokuzunu vurması yüzünden, dünyada yaşamak zorunda kalmasından dolayı büyük bir suçluluk duygusuna kapıldı. Bir gün Hou Yi karısını ve kendisini tekrar ölümsüz kılabilecek ölümsüzlük iksirini bulmak için dünyayı dolaşmaya karar verdi. Tehlikeli bataklık arazilerden uçsuz bucaksız ormanlardan güçlükle geçerek binlerce kilometre yürüyen Hou Yi nihayetinde veba ve cezandırmayla görevli Batı Ana Tanrıçası'nın (西王母) yaşadığı Kunlun Dağları'na ulaştı. İnsan bedenli, dağınık saçlı, kaplan dişli, leopar kuyruklu tanrıça uğursuz bir görünüme sahipti. Ancak buna rağmen tanrıçanın iyi bir yüreği vardı. Hou Yi başına gelenleri anlatınca tanrıça onun adına üzüldü ve ona ölümsüzlük iksiri olan tek bir tane hap verdi. Ancak bu doz sadece bir kişiyi ölümsüz yapabilirdi. Hou Yi ne karısını geride bırakıp cennete gitmek istiyordu, ne de tek başına dünyada yaşamak. Tek bir ölümsüzlük hapı ile ne yapacağına karar veremiyordu. Bu durumu enine boyuna düşünmesi gerekiyordu. Bu nedenle, eve döndüğünde hapı tahta bir kutuya sakladı. Ancak bir gün Chang'e kocası dışarıdayken hapı buldu. Chang'e, bulduğu hapa büyük bir merak duydu. Hap ne işe yarıyordu? Ve kocası bu hapı neden ondan habersiz saklamıştı ? Chang'e bu sorulara cevap ararken ansızın kocası eve geldi. Bunun üzerine Chang'e paniğe kapılarak elindeki hapı bir çırpıda yutuverdi. Ansızın Chang'e'nin ayakları yerden kesildi ve gökyüzüne doğru yükselmeye başladı. Hou Yi, cennete doğru uçan karısını görünce ne olduğunu anlayıp hüzünlenmeye başladı. Elbette büyülü oku ve yayı ile onu vurup tekrar dünyaya düşürmeye kıyamadı. Bu sırada gökyüzünde süzülen Chang'e paniklemişti. Çünkü nereye gittiği ile ilgili bir fikri yoktu. Kocasına ihanet edip onu dünyada bıraktığı için cenneteki diğer tanrılar onu kınayacağından Chang'e cennete de gitmeye cüret edemedi. Ayrıca kocasından da uzaklaşmak istemiyordu. Bu sebeple dünyaya en yakın olan yere Ay'a gitmeye karar verdi. Chang'e Ay'a vardığında her yerin çölden ibaret olduğunu gördü. Ay'da sadece sürekli iksir yapan bir tane tavşan vardı. Chang'e her ne kadar yeniden ölümsüz olmuş olsa da, aydan ayrılıp kocasıyla birlikte yaşamak için dünyaya gidemiyordu. Kocası Hou Yi ile dünyada geçirdiği günleri düşündüğünde bir zamanlar ne kadar mutlu olduğunu hatırlayıp yaptığı şey için vicdan azabı duyuyordu. Artık çok geçti ve ebediyen kalacağı yer Ay olacaktı. Dünyada ise Hou Yi avcılık yaparak yaşamaya devam etti. Hou Yi bir grup öğrencisine okçuluk dersleri veriyordu. Öğrencilerinden bir tanesi diğerlerinden daha yetenekliydi ama çok da hırslıydı. Hırsına yenik düşen Feng Meng (逢蒙) dünyadaki en iyi okçu olmak istiyordu. Öğretmeni Hou Yi'yi okçulukta yenemeyeceğini anlayan Feng Meng bir gün sinsice Hou Yi'nin arkasından dolaşarak onu okla vurarak öldürdü. Hou Yi'nin hazin sonu ne yazık ki böyle oldu. Karısı aya gittiği gün ayın her zamankinden daha büyük ve güzel olduğunu gören Hou Yi bu yüzden bahçede ayın altında tütsü ve Chang'e'nin sevdiği yemekleri hazırlamıştı. Hou Yi, karısının aya gidişinin yıl dönümünü bu yöntemle her yıl anardı. Chang'e dünyada iken ondan yardım gören insanlar da onu çok özlediler, onlar da Hou Yi gibi her yıl ayın en büyük göründüğü o gün meyveler, tatlılar, yemekler hazırlamayı adet haline getirdiler. Zamanla bu adet günümüzde Çin'de hala kutlanan Güz Ortası Bayramı'na dönüştü. Çin ay takviminin sekizinci ayının 15. günü Çinliler aile bireyleriyle bir araya gelir ayı izler, tatlı yerler. Ayrıca Çin Halk Cumhuriyeti hükümeti bu bayramı 2006 yılında "maddi olmayan kültürel miras" olarak belirlemiş ve 2008 yılında ise ulusal tatil ilan edilmiştir. Çin'de herkesin ailesini görmek için memleketine gittiği Güz Ortası Bayramı günleri ülke genelinde büyük bir göç hareketine de sebep olur. Güz Ortası Bayramı'nda yapılan en özel tatlı ise Ay Çöreğidir (月饼). Ay Çöreği Güz Ortası Bayramı'nda insanların sevdiklerine dağıttığı yuvarlak şekilli bir tatlıdır. Ay Çöreği gül, yasemin veya meyve tatlarında olabileceği gibi ayrıca etli Ay Çörekleri de bulunur. Ay Çöreği aile fertlerinin bir araya gelmesini simgeleyen bayram tatlısıdır. Diğer yandan bu efsaneye ithafen ilk olarak 2007'de Çin Halk Cumhuriyeti'nin gözlem amacıyla Ay'ın yörüngesine gönderdiği insansız uzay aracı, Chang'e-1 olarak isimlendirilmiştir. Ve daha sonraki ay görevlerindeki uzay araçlarına Chang'e'nin adı birkaç kez daha verilmiştir. |