Uygurlar, çiçek seven bir topluluktur. Çiçekleri mutluluğun ve uğurun simgesi olarak gören Uygurlar, çiçek yetiştirmeyi, çiçek takmayı ve çiçeği seyretmeyi adet edinmişlerdir. Özellikle ilkbaharda erkek veya kadın, yaşlı veya genç, elinde çiçek tutan, saçlarına çiçek takan veya ağzında çiçekle dolaşan Uygurlara sıkça rastlanır. Hatta araç sürücüleri bile, araçlarının ön camının önüne çiçek koyar. Bazen üç beş Uygur bir araya gelip, atalarından beri dilden dile dolaşan Çiçek Takma şarkısını söyler.
Uygur kadınların büyük çoğunluğunun isimlerinde "çiçek" anlamında kullanılan "gül" kelimesi vardır. Buna örnek olarak Nargül, Tacigül, Çimengül, Rayhangül'ü verebiliriz. Özellikle Xinjiang'ın Turfan bölgesindeki kadınların yüzde 60'ının isimlerinde "gül" kelimesi bulunduğu söyleniyor.
Ancak ilginç olan, bazı Uygur erkeklerin isimlerinde de "gül" kelimesinin bulunmasıdır. Memingül, Esagül, Abdulgül gibi. Aslında Uygur erkekleri, yalnızca isimlerinde çiçek kelimesi kullanmakla kalmayıp, çiçeklerle de süslenirler. Uygur erkeklerin kemer, çizme, takke, yaka ve mendil dahil giyim ve süs eşyalarının üzerinde baskılı veya nakışlı çiçekler bulunur.
Su kabağı, Uygurların yaşamında özel bir yer tutuyor. Evlerinin avlularına çiçek ve meyve ağaçlarının yanı sıra su kabağı da eken Uygurlar, yaz geldiğinde evlerinin çatısında veya avlusunda asılan su kabaklarını değişik amaçlarla kullanırlar.
Örneğin Xinjiang'ın güneyinde yaşayan Uygurlar, olgunlaşmış su kabağını içini temizledikten sonra su, yağ, tuz, sirke veya başka sosları koymak için kap olarak kullanırlar. Mutfak duvarlarına asılan küçük büyük farklı boyutlardaki su kabakları, özgün bir manzara oluşturmakla birlikte, son derece kullanılışlı eşyalar durumundadır. Özellikle su kabı olarak kullanılan su kabaklarının bazıları, 10 litreden fazla su alabilecek büyüklüktedir. Ne paslanan, ne de kırılan su kabağı, hem ucuz, hem de kullanılışlıdır.
Ramazan ayında bazı yörelerde su kabağından yapılan yağ lambası yakma adeti vardır. Güneş battıktan sonra gençler ve çocuklar, elerinde su kabağından yapılmış yağ lambalarıyla cadde cadde, sokak sokak dolaşarak eğlenirler.
Uygurların misafir ağırlama geleneği ve tuz
Uygurlar, misafirperverlikleri ile tanınır. Herhangi bir Uygur ailesine gittiğinizde asla yabancılık çekmezsiniz.
Uygurların evlerine gelen misafirlere ikram ettikleri ilk şey yeni demlenmiş çaydır. Bazı aileler, misafirlere büyük kaselerde sütlü çay ikram eder, içine bazen nan denilen ekmek parçaları da konulur. Misafirlere çayla birlikte, nan, kesme ve kristal şeker ile kuru üzüm, kuru kayısı, reçel ve kuru pasta sunulur. Bunlara yazın kavun, karpuz ve diğer meyveler de eklenir.
Çaydan sonra yemek sofrasına geçilir. Uygurların yemek çeşitleri oldukça zengindir. Farklı misafirlere farklı yemekler sunulur. Örneğin misafir uzaktan gelmişse, onlara "Yugul" denilen, yol yorgunluğunu gideren elle hazırlanmış makarna çorbası ikram edilir. Buharda pişirilen veya yağda kızartılan içli ekmek, sebzeli-etli makarna da misafir için kurulan sofralarda sıkça görülen yemek çeşitleridir. Sofrada kurusu ve sulusuyla en az üç dört çeşit yemek bulundurulur.
Yemek sofrasından kalkıldıktan sonra, misafirlere yine çay ve meyve ikram edilir.
Tuz, Uygurların yaşamının vazgeçilmez bir parçasıdır. Uygurlarda tuz kültürü, gelenekleriyle sımsıkıya bağlıdır. Örneğin nikahta gelin ve damat, tuzlu suya bandırılmış ekmek yerler. Bu da bütün kötülük ve felaketlerden korunacakları, aşklarının sonsuza kadar süreceği anlamına gelir.
Uygurlar, anlaşmazlıklarını yemin etme usulüyle çözerler. Yemin ederken de ciddiyetin ifadesi olarak tuza ayak basılır. Böyle edilen yeminlere herkes inanır.
Uygurlar, tuz ve ekmeği hiçbir zaman ziyan etmezler. Aynı zamanda tuz, Uygurlar için uğurun simgesidir. Örneğin Turfan'da yaşayan Uygurlar, yeni ev inşa ederken, taşınırken veya düğün yaparken hep tuzla huzur ve mutluluk dilerler.
Xinjiang'ın güneyindeki bazı bölgelerde yaşayan Uygurlar ise, tuzla misafirleri kovarlar. Eğer eve hoş karşılanmayan bir misafir gelirse, ev sahibi de sözle o misafiri kovmaktan çekinirse, mutfağa gidip tuzluk olarak kullanılan su kabağının yerini birkaç defa değiştirir. Bunu gören misafir de hemen kalkıp gitmek zorunda kalır.