Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Zehra Esen'le röportajı 2. Bölüm

(GMT+08:00) 2008-05-05 14:07:49 cri

Sevgili dinleyiciler, Zehra Esen'le sohbetimizin ikinci bölümüyle tekrar sizlerleyiz.

CRI- Özellikle çocuk yetiştirme konusunda, faklı coğrafyalarda, farklı kültürlerde neler kolaydır, neler zordur?

Z.E.- Çocuklara nereden geldiklerini, nereli olduklarını bir öğretmenizde fayda var. Türksünüz, Türkiyelisiniz diyelim. Bunun bilincinde olmaları, fazla abartıya kaçmadan. Yaşadıkları ülkenin geleneklerini, göreneklerini, her şeyini konuşarak, tartışarak öğrenmeleri. Dolayısıyla tabii, insanlarla ilişki kurmalarını da bu kolaylaştırıyor. Aslında her türlü insanla, her türlü backgroundu olan insanlarla anlaşmalarını da sağlıyor. Çok fanatik bir Türk değilim. Fakat, o bizim çok sevdiğim bir tarafları var. İşte o aile olayı. Anneanneler, dedeler. Onu koparmamak için gayret sarf ettik mesela çocuklarda. Sık, sık onları yalnızda olsa, ikisini beraber Türkiye'ye yolladık,biz gidemeyecek bile olsak. Yani, o anneanne, hala, teyze, yeğen, kuzen ilişkilerini yaşasınlar istedik. Çok büyük zenginlik bu. Oradan hiç koparmadık. Dediğim gibi, ülkemizin güzelliklerinden, meyvesi, sebzesi, denizi özellikle faydalanmalarını çok sağladık. Zorlukları ne oluyor yani, bir ülkeden, bir ülkeye giderken tabii arkadaşlarını bırakıyorlar. Alıştıkları bir çevre var, onu bırakıyorlar. Bir sefer, iki sefer zor geliyor ama ona da alışıyorlar.

CRI- Çocuklar, bizden de kolay uyum sağlıyorlar.

Z.E.- Bizden de kolay uyum sağlıyorlar kesinlikle öyle. Okul çok önemli tabii. Onun için bir yere gideceğiniz zaman okulu iyi araştırmanız gerekiyor. Okul ile ev arasındaki mesafeden tutunda, ona göre bir çevre edinmeniz gerekiyor. Genel de Amerikan okulu çevresinde geçiyor çocukların hayatı. Çocuğunuz varsa, sizin de hayatınız. Bu ilişkilerin içerisine giriyorsunuz. Elif'i hatırlıyorum, bir keresinde, bir senede üç kıta değiştirmesi gerekti ama hep beraber onun altından da kalktık. En son Türkiye'ye dönerken, anne ben ne yapacağım, artık istemiyorum başka okul, arkadaşlarımı özlüyorum. Ona da alıştı. Şimdi işte üniversiteden de mezun oluyor. Yani, çok büyük bir olgunluk sağlıyor, ona kesinlikle inanıyorum.

CRI- Dünya insanını gördünüz, dünyalı olduk dediniz. Çinli insanı nasıl yorumluyorsunuz? Sizce Çinliler, dünyaya nasıl bakıyorlar?

Z.E.- Çok aşırı duygularını belli etmiyorlar. Ama, Asyalılık var tabii, biraz böyle gülen insanı çok seviyorlar bir kere. Bir ilişkiyi kurduğunuz zaman, önce hafif çekinerek, sonra sizin hareketlerinize göre adapte olmaya çalışıyorlar. Bence, en konservatif olacakları şey, dünyaya açıldıkları zaman, yemek konusu olabilir. Onun haricin de Çinli'nin yapamayacağı şey yok, ona kesinlikle inanıyorum. Son derece kolay adapte oluyor. Bu beş aylık, altı aylık dönemimde gidip, gelmemle bunu gördüm kesinlikle. Son derece kolay adapte olabilirler her yere. Öğrenmeye çok açıklar. Konuşmak istiyorlar sizinle. İş yapmak istiyorlar. Tabii para çok önemli onlar için, haklılarda. Her şeyi yapar bu Çinliler.

CRI- Peki, mutfak dediniz, Çin mutfak kültürü de dünya da çok önemli yer tutuyor. Çin mutfağını seviyor musunuz? Sizin damak tadınıza uyuyor mu?

Z.E.- Ben eşimden çok daha toleranslıyım Çin yemeklerine karşı. Hele biraz da lisanı öğrenip de, içine Mono Sodyum Glutamat (MSG) koydurtmazsanız, sırf sebzeye yönelik seçerseniz, bir resim ve de bir İngilizce menüsü varsa, benim için hiç bir problem yok. Ama eşim, hala bir mercimek çorbasını ya da güzel bir bulgur pilavını yoğurtla yemeyi tercih ediyor. Onun ciddi problemleri var hala. Ama tabii, eski bildiğimiz, bizim Türkiye'de yediğimiz ya da Amerika'da yediğimiz Çin mutfağı gibi değil aslında. Burada biraz daha, susam yağı, zencefili, sarımsağı daha bol olduğu için, özellikle Beijing mutfağı çok yağlı bir mutfak. Yağlı ve tuzlu. Ayarlıyorsunuz kendinize göre. Benim fazla bir sorunum yok doğrusu. İşte resimliyse, gittiğiniz yer biraz daha düzgünce bir yerse, hiç bir sorun yok.

CRI- Çince hakkında ne düşünüyorsunuz? Öğrenebiliyor musunuz?

Z.E.- Aslında, tembelim. Fakat, Türk insanın özellikle çünkü, "ç, çü, ş" ler çok rahat konuşuluyor. Yazması kesinlikle çok zor ama, konuşması kolay bir lisan olarak geldi bana açıkçası. Yani biraz sıkmak gerekiyor. Bu sefer alamadım ama, aralıklarla devam ediyorum. Öğrenmeniz lazım. Hep insanlara saygı, hem hayatınızı kolaylaştırma açısından. Çok kolay aslında öğrenmesi. Özellikle gündelik hayat için, çok kolay, yazması hariç. Çok fazla bilmiyorum ama, öğrenmeye çalışıyorum küçük, küçük bir şeyler.

CRI- Peki, sohbetimizin sonunda, yaşamınızı farklı ülkelerde geçirmişsiniz. Sizin gibi, yurtdışında yaşamak zorunda olan insanlara, önerileriniz neler olacaktır?

Z.E.- Bir kere her şey, insanın pozitif olmasına bağlı. Pozitif yaklaşmanız lazım her şeyden önce. Tabii çalışan bir hanımsa ve eşine gelmişse bu teklif, daha da bir enine boyuna, karı- koca arasında verilecek bir karardır. Ama ben, insanlara çok şey kattığına inanıyorum. Zaman, zaman aileme, sülaleme çok düşkün olduğum halde, uzaklaşmanın çok daha iyi olduğunu düşünüyorum. Çok daha kabul ediyorsunuz, çok daha takdir ediyorsunuz ne kadar şanslı olduğunuzu. Vizyonunuz değişiyor. Şimdi konuşuyorduk. Japonya'ya giden arkadaşımız, Türkiye'ye gitmiş, arkadaşlarıyla ne kadar ters düştüğünü. O, Türkiye'de yaşadığınız kapalı kutudan kurtuluyorsunuz. Çok daha vizyonunuz gelişiyor, çok daha farklı oluyorsunuz. Çok daha insanı geliştiren tarafları olduğuna inanıyorum.

CRI- Değerli dinleyiciler, bir sohbetimizin daha sonuna geldik. Yaşam için kararlarımızı verirken, sanırım istikametler konusunda , bizim için seçilmişlere yönleniyoruz. Konuğum gibi, değişik coğrafyaların, kültürlerin tadına bakma şansını elde etmek ve bu şansı doğru kullanmakta, bu seçimlerin hediyesi diye düşünüyorum. Zehra Hanım'a vaktini bizimle paylaştığı için ve bu hoş sohbet için, çok teşekkür ediyorum.

Z.E.- Ben teşekkür ediyorum.

Yaşama bakarken renklerimiz, gökkuşağı kadar çeşitli ve bahar çiçekleri kadar canlı olsun. Tekrar karşılaşıncaya kadar cıvıl, cıvıl kalın,

Hoşça kalın.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040