|
|||||||||||||||||||||
|
"Bildiğin Gibi Değil
Bizi bilirsin;
avuçla su içmeyi
marifet biliriz,
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda...
bizi bilirsin;
saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz,
limonla!
tesbih yaparız,
düş kırıklarından..
bizi bilirsin;
ağzının içinde oturmak isteriz
ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
ağzını...
bizi bilirsin;
yaşamak biliriz,
vademiz dolduğunda
avuçlarında gömülmeyi...
Yılmaz Erdoğan"
Canım Kızım,
Bahara direnen günlerden merhaba,
Baharın geciktiğini haber veren rüzgarlı günlerde, Çin'de de, dünyada da en çok konuşulan konu 14 Mart'ta Tibet Özerk Bölgesi'nin merkezi Lasa'da yaşanan olaylardı.
Bu mektubumda sana Barış Adıbelli'nin konuyla ilgili makalesinden bölümler aktaracağım:
"ABD, Çin'in giderek Güney Asya'da etkin bir güç haline gelmesini kendi ulusal çıkarları açısından büyük tehlike olarak görmektedir. Bu bölgelerde Avrupa'da ya da eski Sovyet coğrafyasında bulunan örgütlü sivil toplum kuruluşları veya açık toplum benzeri örgütlenmeler olmadığı için ister istemez bu renkli devrimleri başlatacak yerel dinamiklere başvurulmuştur. Bu dinamiklerin başında ABD'nin sadık müttefiki Dalay Lama'nın başında bulunduğu Budistler gelmektedir. Dalay Lama'yı adeta Tanrı gibi gören Budistler onun işaret edeceği her türlü eylemi gerçekleştirmede tereddüt göstermeyecektirler.
"Ekim 2007'de Dalay Lama ile Bush'un Beyaz Saray'da bir araya gelmesinden sonra Myanmar'da Budist rahiplerin ayaklanmasının çıkması hatırlardan çıkarılmaması gerekir. Bugün ABD sadece Dalay Lama'ya kucak açmamıştır, ayrıca Çin'de yeni çıkan ve geleneksel Çin düşüncelerini farklı yorumlayan Falung Gong tarikatının lider kadrosu da ABD'de yaşamaktadır. ABD, Çin'deki dinsel dinamikleri kontrol altına alarak ÇKP'nin ülke üzerindeki kontrolünü zayıflatmayı amaçlamaktadır.
"Tibetliler, Çin'den kaçmalarının 49. yıldönümü nedeniyle başta Hindistan olmak üzere Nepal ve Tibet'te büyük gösteriler yaptılar. Ancak Hindistan ve Nepal bu gösterileri sert bir şekilde bastırarak yasakladı. Dolaysıyla, gösteriler Tibet'e kaydı. Tibet'te yine her zaman olduğu gibi kıvılcımı Budist rahipler yaktı. Başkent Lasa'da özellikle Çinlilere ait işyerleri ateşe verilerek özerk bölgede adeta geniş kapsamlı bir halk kalkışması ortaya çıktı. Gösteriler daha tırmandırılarak adeta Çin ordusunun bölgeye müdahale etmesi sağlanılmaya çalışıldı.
"Tibet isyanında aslında temel amaç Pekin 2008 olimpiyatlarını engellemek yatıyor. Fakat Tibetlilerin olimpiyatları engellemesinde ne gibi çıkarları olacak diye de bakmak gerekiyor. İşin aslına bakıldığında olimpiyat için kurulan şantiyelerinde Tibet'in de dahil olduğu bir çok bölgeden işçi gelip çalışarak para kazanıyor, geçimini sağlıyor. Konuya Çin dış politikası açıdan bakıldığında Pekin 2008 Çin'in yeni yüzünü sergileyeceği çok önemli bir vitrin olacaktır. Yüzü eskiyen ABD ise, Çin'in dünyanın yeni ilgi odağı olmasından rahatsızdır. Soğuk Savaş'ta en önemli mücadele alanlarından bir tanesi de sporda olmuştur. Sovyetler Birliği, spora çok önem vererek ülkesini dünyaya tanıtmak için bütün spor müsabakalarına katılmıştır. Çin de olimpiyatlar aracılığıyla ülkesini tanıtmak istemektedir. Ülkesinde yaşanan mucizevi gelişme ve yükselişi Çin tarzı sosyalizmle bütünleştirerek ABD'ye alternatif yeni bir siyasi sistem ortaya koyacak olması da ABD'deki yeni muhafazakarları korkutan en önemli unsurdur. Sovyetler Birliği'nin yenilmesini kendilerine fatura eden yeni muhafazakârlar daha güçlü bir komünist devletin kendilerine meydan okumasını hazmedememektedirler. Dolaysıyla, Çin'in olimpiyatları başarılı bir şekilde düzenlemesini el altından üçüncü şahıslar ve gruplar üzerinden sabote etmeye çalışmaktadırlar.
"Şanghay İşbirliği Örgütü Genel Sekreterliği yaptığı resmi açıklamada "ŞİÖ ve üye devletler, Tibet'in Çin'in ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul eder. Tibet, Çin'in toprağı olması nedeniyle buradaki sorunun çözümü Çin iç işlerini ilgilendirmektedir. Biz, Tibet'teki bu olayların kullanılarak her hangi bir siyasi amaç için özellikle de Pekin 2008 Olimpiyat Oyunları kullanılmasına karşıyız. Çin hükümetine ve Çin halkına olimpiyatları en iyi şekilde düzenleyeceklerine, oyuncular ve misafirlerin güvenliğini en iyi şekilde sağlayacakları konusunda güvenimiz tamdır."
Haftaya devam etmek üzere seni özlem ve sevgiyle kucaklıyorum.
Öptüm.
Baban Cemil Kaptan
4 Nisan 2008
"Yaşamaya Dair (1-2-3)
1
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
'Yaşadım' diyebilmen için...
(Şubat 1948)
Nazım Hikmet"
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |