Yorum: Çinlilerin salgın için özür dilemesi çok mantıksız

  2020-03-05 21:18:30  cri

Liang Xinwen-CRI Haber Merkezi

"Damgalama, virüsten daha tehlikelidir." Bu sözü Dünya Sağlık Örgütü Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus kısa süre önce düzenlenen bir basın toplantısında söyledi.

Salgından ilk etkilenen ülke olarak Çin, birçok damgalama saldırısına maruz kaldı. Bazı Batılı medya kuruluşları, yeni korona virüsünü "Çin virüsü" olarak tanımladı. ABD merkezli Fox News kanalının sunucularından biri de kısa süre önce bir yayında, Çinlilerin yeni korona virüsü salgını için "resmen özür dilemesi" gerektiğini söyledi.

O zaman, bu sunucuya 2009 yılında ABD'de patlak veren H1N1 salgınının 214 ülke ve bölgede yayıldığını ve dünyada yaklaşık 300 bin kişinin ölümüne yol açtığını hatırlatalım. ABD o dönem herhangi birinden özür diledi mi acaba? Hem de şu an virüsün kaynağı henüz teyit edilmedi bile. Çin'de salgını önlemek ve kontrol etmek için alınan sert ve kapsamlı tedbirler, ülke halkının sağlığını korumanın yanı sıra, küresel kamu sağlığı güvenliğini de güçlü bir şekilde muhafaza ediyor.

Çin ile DSÖ uzmanlarından oluşan ortak inceleme ekibi tarafından yayınlanan rapora göre, Çin, bilinmeyen bu virüse karşı şu ana kadarki en cesur ve en aktif tedbirleri alıp, en az 100 bin vakanın daha ortaya çıkmasını engelledi. Çin halkı bu konuda maddi ve manevi kayıplar verdi.

DSÖ Genel Sekreter Yardımcısı Bruce Aylward CGTN'e verdiği bir demeçte, Çin halkının kaydettiği başarılara saygı gösterilmesi gerektiğine işaret etti. Aylward, "Çin, dünya için bir standart oluşturdu" diye konuştu.

Şu an salgın bütün dünyada yayılıyor. Çin dışında dünyanın diğer 76 ülkesinde tespit edilen vaka sayısı dün itibarıyla 13 bini aştı. Bazı ülkelerde kaynağı belli olmayan vakalar da ortaya çıktı. Örneğin ABD'nin California eyaletinde tespit edilen iki vakanın, ne salgından etkilenen bölgelere seyahat ettiği, ne de mevcut vakalarla temas kurduğu biliniyor. İran'da tespit edilen ilk iki vakanın da Çin'de bulunmadığı açıklandı.

Çin'de COVID-19 salgınında öne çıkan bir isim olan Zhong Nanshan'ın da vurgladığı gibi, virüs ilk Çin'de görüldü ancak kaynağının Çin olup olmadığı henüz kesinleştirilmedi.

Virüsün Çin'den kaynaklandığı iddiasının hiçbir bilimsel temeli yok. Bazı medya kuruluşlarının yeni korona virüsünü "Çin virüsü" olarak adlandırması da son derece sorumsuz bir tavır. Çinlilerin yeni korona virüsünden kaynaklanan salgın nedeniyle özür dilemesi gerektiği iddiası da tamamen mesnetsiz.

Bazı medya kuruluşları ve siyasetçilerin Çin'i karalaması, Çin'i salgının ortaya çıkmasından sorumlu tutmayı amaçlıyor. Bu girişimler, onların Çin'e karşı önyargı beslediğini ve Çin hakkındaki cehaletini gösterirken, bazı siyasetçilerin salgını siyasileştirme komplosunu ortaya koyuyor.

Salgının karşısında bölgelerin damgalanması, yalanları, panikleri ve önyargıları arttırırken, küresel salgınla mücadele çabalarına da zarar veriyor. DSÖ, yeni korona virüsünün kaynağının henüz teyit edilmediğini ve bölgelerin damgalanmasından kaçınılması gerektiğini defalarca belirtti. DSÖ, bu nedenle yeni korona virüsü salgınını COVID-19 olarak adlandırdı.

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, kısa süre önce Beijing'de COVID-19 ile ilgili bilimsel araştırma çalışmalarını incelediği sırada, yapay zeka ve büyük veri gibi yeni teknolojilerle virüsün kaynağının ve nasıl gelişeceğinin belirlenmesi talimatını verdi. Dünya genelinde salgınla mücadelenin sürdüğü şu günlerde Çin, attığı somut adımlarla küresel kamu sağlığı güvenliğini koruma sorumluluğu üstleniyor.

Yeni korona virüsü tüm insanlığın ortak düşmanı. Bu nedenle herkesin dayanışma içinde işbirliği yapması ve salgınla mücadele etmesi en güçlü silah olacak.