Yorum:Rapor, insan hakları savunucularını utandırdı

Uzun yıllardır kendisine "insan hakları savunucusu" ismini takan ABD'nin bu iddiası, BM tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir rapor tarafından bir kez daha çürütüldü. Raporda, ABD'de çok sayıda çocuk göçmenin yasa dışı şekilde gözaltında tutulduğuna dikkat çekilirken, bu, ülkedeki insan hakları durumunun sürekli kötüleştiği yönündeki en yeni delil olarak kayıtlara geçti.

Rapor, ayrıca bazı ABD'li siyasetçilerin insan hakları kisvesi altında diğer ülkelerin iç işlerine serbestçe karışma çabalarının da ne denli ikiyüzlüce ve absürt olduğunu bir kez daha net bir şekilde gösterdi.

ABD Temsilciler Meclisi, kısa süre önce aynı "numarayı" tekrar ederek, sözde "2019 Uygur İnsan Hakları Politikası Yasası" başlıklı tasarıyı onayladı. Washington, bu adımla Çin'de aşırıcılıktan arındırma ve terörle mücadele alanlarında alınan tedbirleri karaladığı gibi, Çin'in Xinjiang'a dönük politikalarına da asılsız ithamlar yöneltti. Ancak uluslararası toplumun bu yalanlara artık karnı tok...

Çin Medya Grubu'na bağlı Çin Global Televizyon Ağı (CGTN) tarafından Xinjiang konulu iki adet İngilizce belgesel film yayımlandı.

Belgesellerde, Xinjiang'daki terör olaylarına ait gerçek görüntülere yer verildi, terörizm ve aşırıcılığın bölgeye getirdiği zararlar anlatıldı. Ayrıca, Çin hükümetinin Xinjiang halkının temel haklarını korumak için harcadığı yoğun çabalardan da bahsedilen bu belgeseller, Çin içinde ve dışında geniş yankı uyadırırken, "insan hakları müdafileri" olarak geçinenler bir kez daha başlarını kuma gömdü, bir kez daha tüm insanlığı utandırdı.

İnsan haklarını geliştirmek ve korumak, insanoğlunun ortak arzusu ve arayışı. ABD, çifte standart uygulayarak ve insan haklarını siyasileştirerek diğer ülkelerin iç işlerine karışmaya çalışıyor. ABD, böylelikle insan haklarına dair genel değer ve kuralları ihlal ettiği gibi, küresel insan haklarını koruma çalışmalarının da "kaos yaratıcısı" ve "fitnecisi" hâline geldi.

İnsan Hakları Günü vesilesiyle ABD'li bazı siyasetçilere aynaya bakmalarını, insan hakları konusundaki kendi kötü karneleriyle yüzleşmelerini tavsiye ediyor; bu kişilerin varsayımlar ve yalanlarla başka ülkelere iftira atmayı sonlandırmalarını umuyoruz. Dünyamızın sözde "insan hakları müdafilerine" ihtiyacı yok.

ABD, bu insan hakları numaralarına olan takıntısından vazgeçmezse, tüm uluslararası toplumun alay konusu olacak ve tarihe çirkin şöhretiyle geçecek.