Yorum: Çin'in finans piyasasının dışa açılması öz güven belirtisi

  2019-10-17 16:33:14  cri

Liu Dong-CRI Haber Merkezi

Çin'de önceki gün alınan bir kararla, ilgili yönetmeliklerde bazı düzenlemeler yapılarak bankacılık ve sigortacılık sektörlerinin dışa açılması daha da genişletilecek. Çin'in, küresel ekonominin durgun olduğu bir zeminde finans alanında dışa açılmayı hedefleyen politikalar hayata geçirmesi Çin ekonomisinin öz güvenini yansıtıyor.

Çin, finans sektörünün dışa açılmasını son yıllarda istikrarlı bir şekilde ilerletiyor. Özellikle, geçen yılın Nisan ayında yapılan Boao Asya Forumu'nda finans sektörünün yeni aşamada dışa açılması için alınacak politikaların açıklanmasından bu yana, bu konuda atılan adımlar bir hayli hızlandı. Şu ana kadar yabancı finans kuruluşlarının piyasaya giriş izni dahil değişik alanlarda birçok sınırlama büyük ölçüde gevşetildi.

Mart ayında onaylanan "Yabancı Yatırımlar Yasası", içinde finans şirketlerinin de bulunduğu yabancı sermayeli firmaların Çin'deki işleyişine hukuki bir güvence sağlamanın yanı sıra, finans sektörünün sistem bakımından dışa açılmasını daha da hızlandırdı.

İlgili yönetmelikler üzerinde yapılan son düzenlemelerin, yabancı bankalar ile sigorta şirketlerinin piyasaya giriş koşullarını daha da gevşeterek, bu şirketlerin kuruluşu ile işleyişi açılarından daha rahat bir ortam yaratabileceğine inanılıyor. Bu girişim aynı zamanda Çin'in finans sektörünün dışa açılmasını genişletme konusundaki öz güven ve kararlılığını yansıttığı gibi, şüphesiz ki daha fazla finans kuruluşunu da Çin'e çekebilecek.

Finans, bir ülke ekonomisinin çekirdeğini oluşturur. Finans piyasasının dışa açılması için de büyük bir cesaret gerekir. Çin'in bu cesareti, öncelikle ekonomisinin uzun zamandan beri sahip olduğu olumlu eğilimden kaynaklanıyor. Çin ekonomisinde yılın ilk yarısında yüzde 6,3'lük büyüme gerçekleştirildi. Diğer yandan, Çinli yatırımcıların yurt dışındaki finansal olmayan doğrudan yatırımları ise yılın ilk üç çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,8 arttı. Çinli yatırımcılar yatırım yaptıkları ülkelerdeki ekonomik gelişim ile istihdama katkıda bulunmaya devam ediyor.

Bunun yanı sıra, Çin ekonomisinin nitelikli gelişme dönemine girmesiyle birlikte, ekonomik büyümeyi hızlandıran birçok yeni itici güç ortaya çıkıyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan 2019 Küresel Rekabet Raporu'nda, Çin'in makro ekonomisinin istikrarına 98,8 gibi bir yüksek puan verildi.

Çin'de finans reformunun derinleşmesiyle birlikte, piyasa mekanizması da sürekli olarak düzeltiliyor. Ayrıca, Çinli finans kuruluşlarının rekabet gücü de her geçen gün artıyor. Şu an Çin'in finans endüstrisinin toplam varlıkları 300 trilyon yuanı aştı. Bunlar arasında bankacılık varlığı 268 trilyonu bularak, dünyanın birinci sırasında kendine yer buldu. İngiliz The Banker dergisinde yayımlanan "2019 dünya genelinde en güçlü bin banka" listesinde, Çin sermayeli bankalar üst üste ikinci kere ilk dört sırayı kapsadı. Listede bulunan toplam Çinli banka sayısı da 136'ya çıktı. Sermaye piyasasının A-hisseleri, Alum, FTSE Russell ve S&P Dow Jones gibi üç ana endekse dahil edildi. Bunun dışında Renminbi cinsinden devlet ve banka tahvilleri de resmen Bloomberg Barclays Global Aggregate Endeksi'ne dahil edildi. Bu gerçekler, Çin'in sermaye piyasasının yabancı sermayeye karşı çekiciliğinin arttığını yansıtıyor.

Çin'in finans piyasasında dışa açılımayı genişletmesi, yabancı kuruluşlar tarafından da memnuniyetle karşılandı. UBS, UBS Menkul Kıymetler şirketine ait hisselerin çoğunluğuna sahip. Allianz Sigorta da Çin'de faaliyet gösteren ilk yabancı sermayeli sigorta şirketi oldu. ABD'li Standard & Poor's, Çin'in kredi derecelendirme piyasasına girdi, Uluslararası Bankalararası Finansal Telekomünikasyon Topluluğu (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication) da Çin'de tüzel kuruluş kurdu. Yabancı kuruluşlar Çin'deki faaliyet alanlarını sürekli genişletiyor.

Yabancı sermayeyle yerli sermayeye eşit muamele gösterilmesi, negatif liste uygulanması, RMB döviz kuru oluşum mekanizmasında reform ile sermaye hesabı dönüştürülebilirliği sürecinin birlikte ilerletilmesi ve finansal risklerin önlenmesi ilkeleri doğrultusunda Çin'in finans endüstrisi daha da dışa açılacak. Böylece, Çin dünya ekonomisine daha fazla dinamizm ve itici güç katacak.