Yorum: Çin-Almanya işbirliği pastası büyütülmeli

  2019-09-07 20:14:26  cri

CRI Haber Merkezi-Ren Jie

 

Almanya Başbakanı Angela Merkel, iki günlük Çin ziyaretini tamamladı. Böylece Merkel, 2005 yılında göreve geldikten sonra Çin'e 12. ziyaretini yapmış oldu.

Ziyaretlerin bu denli sık olması, Çin-Almanya ilişkilerinin yoğunluğu ile önemini yansıtıyor. Merkel'in son ziyaretinden alınan bir dizi ekonomik ve ticari sonuç, hem Çin-Almanya işbirliği pastasını büyüttü, hem de dünya ekonomisine yeni bir itici güç kattı.

Çin-Almanya ilişkisi, çok uzun zamandan beri Çin ile diğer Batılı ülkeler arasındaki ilişkilerin ilerisinde bulunuyor. Merkel, geçen 14 yıl içinde gerçekleştirdiği 12 ziyarette Çin'in birçok kentini gezdi. Merkel'in son Çin ziyareti, Çin ile ABD arasındaki ekonomik ve ticari sürtüşmelerin tırmandığı, küresel kalkınmadaki belirsizliklerin çoğaldığı bugünlerde iki önemli sinyal veriyor.

Her şeyden önce, Çin ve Almanya bu ziyaretle iletişim ve eşgüdümü güçlendirmenin gerekliliği ve önemini teyit etti. Günümüzde global arenada karmaşık ve derin değişiklikler meydana gelirken, tek taraflılık ve korumacılık da küresel kalkınmaya ciddi zararlar veriyor. Hiçbir ülke de bu durumdan kendini koruyamıyor. Çin ve Almanya çok taraflılık ve serbest ticaret kurallarını korumanın yanı sıra, çekirdeğinde BM'nin yer aldığı uluslararası sistemi savunuyor. İklim değişikliği, İran nükleer sorunu gibi önemli uluslararası sorunlarda benzer tavır alan Çin ve Almanya'nın stratejik iletişim ve eşgüdümü güçlendirmesi, iki ülkenin yanı sıra Avrupa ile dünyanın ekonomik gelişmesi için de son derece büyük önem taşıyor.

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Beijing'de Merkel'le yaptığı görüşmede, iki sorumlu ülke olarak Çin ve Almanya'nın arasındaki stratejik iletişim, eşgüdüm ve işbirliğini güçlendirmesi gerektiğine vurgu yaptı. Merkel ise, tek taraflılık ve korumacılığın Almanya'ya da olumsuz etkiler getirdiğini söyledi. Merkel, Çin'le uluslararası işlerdeki iletişim ve eşgüdümü çok taraflılık ve serbest ticaret ruhuyla güçlendirmeye hazır olduklarını kaydetti.

Bütün bunlar, Çin ve Almanya arasındaki iletişim ve eşgüdümün güçlendirilmesinin, işbirliği pastasını büyütmenin ön şartı olduğunu gösterdi. Bu durum, ikili ilişkilerin pekiştirilmesinin yanı sıra dünyada barış ve istikrarın korunmasına da yarar sağlayacak ve küresel kalkınmaya istikrar katacak.

İkinci önemli sinyal ise, Almanya'nın Çin'le işbirliğini yoğunlaştırma iradesinin güçleniyor oluşu. Günümüzde kötüleşen uluslararası ticaret koşullarından etkilenen Almanya'nın ihracatı belirgin bir şekilde yavaşladı ve ekonomisi aşağı yönlü baskı ile karşı karşıya bulunuyor. Temmuz ayında Almanya'daki sanayi üretimi, önceki aya göre yüzde 0,6 oranında daraldı. Avantajlı üretim sektörü de büyük zarar gördü.

Bunula birlikte, Çin-Almanya ekonomik ve ticari işbirliği, Alman ekonomisine güç kattı. Çin-Almanya ticaret hacmi geçen yıl, bir önceki yıla göre yüzde 9,4 artarak, 183 milyar 900 milyon doları buldu. Almanya'dan Çin'e yılın ilk yedi ayında yapılan yatırım ise, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 62,7 artarak, 1 miyar 170 milyon dolara çıktı.

Aynı dönemde Çin'in Almanya'ya yaptığı yatırım da yüzde 27,6 artarak, 1 milyar 10 milyon dolara ulaştı. Çin, son 3 yıldır Almanya'nın en büyük ticari ortağı konumunda. BASF, BMW, Allianz gibi birçok Alman kuruluş da, Çin'in yeni dışa açılma önlemlerinden en çok yarar gören şirketler arasında yer alıyor.

Öte yandan, sayıları 15 bini bulan Çin-Avrupa tren seferlerinin yüzde 40'ı Çin ile Almanya arasında hizmet veriyor. Bu proje de, iki ülke arasında Kuşak ve Yol çerçevesinde hayata geçirilen en verimli projelerden biri sayılıyor.

Merkel, işte böyle bir zeminde birçok Alman girişimciyle birlikte Çin'i ziyaret etti. Bu ziyaretle, Almanya'nın Çin'le ekonomik işbirliğini derinleştirme yönündeki iradesinin güçlü olduğu gösteriliyor. Ancak, son yıllarda Almanya'nın yabancı birleşme ve satın almalarla ilgili düzenlemeleri sıkılaştırıldı. Bu girişim, Çin'in Almanya'ya yatırım yapması konusundaki belirsizliği arttırdı. Dolayısıyla, Çin ve Almanya'nın işbirliğini genişletmek için dışa açık bir tutumla birbirini tamamlaması ve işbirliğinde yeni bir potansiyel geliştirmesi gerekiyor.  

Merkel, Çin ziyareti sırasında, Çinli şirketlerin Almanya'ya yatırım yapmasını beklediklerini ve gelecek yıl Almanya'nın AB dönem başkanlığını yürüttüğü sırada AB ile Çin arasındaki yatırım anlaşmasına dair müzakerelerin tamamlanmasını sağlamak için çaba harcayacaklarını açıkladı. Çin de, Almanya ile otonom araç teknolojisi, teknolojik inovasyon ve yapay zeka alanlarındaki işbirliğini derinleştirmeye hazır olduğunu ifade etti. Çin ayrıca, Almanya'dan piyasasını Çin'e açmaya devam etmesini, sivil teknolojinin ihracatına dair kısıtlamaları gevşetmesini, yatırım denetimi ve piyasaya giriş izni konularında Çinli şirketlere eşit ve adil muamele göstermesini talep etti. İki taraf arasında yalnız bu koşullarda karşılıklı yarar ve ortak kazanç gerçekleşebilecek. 

Merkel, Çin ziyareti esnasında yaptığı açıklamada ayrıca, "Diğer ülkeler gibi Çin de kalkınma hakkına sahip. Çin'in kalkınmasının engellenmemesi gerekir. Çin halkının iyi bir yaşama kavuşması dünyadaki bütün ülkelerin çıkarlarına uyuyor." ifadesini kullandı. Bu yorum, Çin'i iyi bilen bir siyasetçinin Çin'in kalkınmasıyla ilgili yaptığı objektif bir değerlendirme olarak nitelendirilebilir. Bu bakış açısı Çin-Almanya ilişkilerine de olumlu enerji katacak. Çin ve Almanya'nın stratejik iletişim ve koordinasyonu güçlendirerek piyasalarını birbirine açması, ikili ilişkilere daha fazla yarar getireceği gibi, Çin-Avrupa ilişkilerinin gelişmesine ve küresel kalkınmaya da olumlu etkiler katacak.