ABD'nin "ticaret zararı" iddiasını çürüten rapor

  2019-06-06 21:16:06  cri

(Sheng Yuhong, CRI)

Çin Ticaret Bakanlığı bugün "Çin-ABD Ticaret ve Ekonomi İşbirliğinde ABD'nin Kazanımları" başlıklı bir araştırma raporu yayımlayarak titiz hesaplama ve somut veriler üzerinden Çin'in ABD'ye karşı elde ettiği ticaret fazlasının sebeplerini açıkladı. ABD'nin ikili ticaretten büyük çıkar kazandığına dikkat çeken rapor, Çin-ABD ticaretinde fazlanın Çin'de bulunduğu, çıkarların iki tarafa ait olduğunu kanıtladı. Rapor ABD'nin sözde "ticaret zararı" argümanını da çürütüyor.

"Çin-ABD Ticaret Müzakeresinde Çin'in Tutumu" başlıklı beyaz kitabın yayımlanmasının ardından, bugün de Çin'in ticaret fazlasını esas alan bir araştırma raporu açıklandı. Beyaz kitapta yer alan Çin'in tutumu ve görüşlerine açıklayıcı ve tamamlayıcı bir ekleme niteliğindeki rapor, Çin-ABD ikili ticaretinde Çin'in elde ettiği ticaret fazlasının nedenlerini dünyaya açıklıyor.

ABD'nin gümrük vergisini artırmak için dayandırdığı ana gerekçeler şunlar: Çin'in ticaret fazlası 500 milyar ABD dolarının üzerinde, ABD'nin "zararı", Çin haksız kazançlarından geliyor. Gümrük vergisini artırmanın, ABD'nin açığını kapatacağı varsayılıyor.

Bu sorunlu iddialara Çin Ticaret Bakanlığı analiz ve somut verilerle cevap veriyor. Rapora göre, 2018 yılında ABD'nin Çin karşısında ticaret açığı, ABD'nin iddia ettiği rakamın yüzde 37'sine denk gelerek 153 milyar 600 milyon dolar civarında tespit edildi. Yani ABD'nin hesabı epey sulandırılmış...

Rapor ticaret fazlanın sebeplerini de analiz ediyor. Raporda ticaret fazlasının piyasa etkisinin bir sonucu olduğu ve iki ülkenin endüstriyel rekabet gücü, ekonomik yapısı, uluslararası iş dağılımı, ticaret politikası ve ABD dolarının statüsü gibi birçok objektif unsurdan etkilendiği kaydedildi.

Bu değerlendirme birçok yerli ve yabancı uzmanın analiz sonucuyla örtüşüyor. Örneğin, Yale Üniversitesi'nden kıdemli araştırmacı Stephen Roach, "ABD'de mevduat oranı çok düşük. Yatırımı artırarak büyütmek için yurtdışından mevduat ithal etmek zorunda kalınıyor. Bunun bir bedeli var: Bu da cari işlem açığı ve ticaret fazlasıdır" dedi.

Stephen Roach, ABD 100'den fazla ülkeye ticaret açığı verirken, Amerikalı politikacıların ticaret açığının müsebbibi olarak Çin'i göstermelerinin, "sorumluluktan kaçmaktan başka bir şey olmadığını" söyledi.

Rapor çok sayıda önemli veriyi göz önüne bulundurdu: 2009-2018 arası, ABD'nin Çin'e ihracatı 1 milyon 100 bin istihdam yarattı. Çin'den ithal edilen ucuz mallar 2015 yılında ABD'de tüketici fiyatlarını yüzde 1 ila yüzde 5 arasında düşürdü. 2017 yılında ABD Çin'e 940 milyar ABD doları değerinde mal satarken, Çin ABD'ye 1 trilyon 370 milyar ABD dolarlık sermaye verdi… ABD Çin ile yaptığı ticaretten zarar görmedi, aksine büyük kazançlar sağladı. Rakamlar Çin pazarının ABD ekonomisi için ne kadar büyük önem taşıdığını gösteriyor.

Aslında Çin ile ABD arasındaki ithalat ve ihracatta söz sahibi piyasadır. Ticaret iki ülkeden girişimci ve tüketicilerin gönüllü seçeneğidir. ABD objektif unsurlara bakmadan sorumluluğun tamamını Çin'e atıyor ve "zarar" gördüğünü iddia ediyor. Bu girişim hem küresel ticaretin temel sağduyusuna yakışmıyor hem de ekonomik işbirliği topluluklarının izlediği temel kurallara aykırı oluyor.

Bu yaklaşımın amacı, Çin'in sonsuza kadar taviz vererek tüm kazancı ABD'ye teslim etmesini sağlamaktır... Bu da pekâlâ bir ticaret zorbalığıdır.

Amerikan tarzında zorbalığın hedefi sadece Çin değil. Son dönemde basında ABD'nin demir çelik endüstrisini koruyucu önlemler alması, ticari yardım önlemlerini düzensiz kullanması ve Boeing şirketine kural dışı maddi destek sağlaması gibi üç tipik durum yayınlandı. ABD'nin Dünya Ticaret Örgütü kurallarını ihlal etmesinin, artık normalleştiğini de görüyoruz. AB, Çin, Japonya, Kanada, Kore Cumhuriyeti, İsviçre, Yeni Zelanda ve Brezilya gibi Dünya Ticaret Örgütü üyeleri, ABD'ye karşı dava açtı ve kazandı. Buna rağmen ABD, Dünya Ticareti Örgütü'nün kararını yerine getirmeyi reddetti.

Washington'un çok taraflı kuralları açıkça hiçe sayması uluslararası topluma bir uyarıdır: ABD'nin izlediği ticaret zorbalığı, küresel ekonomik büyümenin önünde en büyük tehdittir.

ABD tek başına dünya ülkeleriyle savaşıyor. Çin malları üzerindeki gümrük vergisini artırdıktan sonra Meksika ve Hindistan'a da ticari saldırılara başladı, bir yandan da AB ve Japonya'ya baskı yapıyor. Bunun amacı, diğer ticaret ortaklarının kendi haklı çıkarlarından vazgeçerek "önce Amerika"ya yol vermesi ve ABD'nin mutlak avantajını korumasıdır.

Çin'in son günlerde açıkladığı beyaz kitap ve araştırma raporu, ABD'nin ticaret konusundaki doyumsuzluğunu ve açgözlülüğünü tüm dünyanın görmesine olanak tanıyor. Bu belgeler ayrıca, dünya ülkelerinin ulusal egemenlik, saygınlık ve çok taraflı ticaret kurallarını korumalarının ne kadar mühim bir görev olduğunu da gözler önüne seriyor.