Yorum: ABD'nin "tarife zorbalığı" yabancı yatırımcıların hevesini söndürmeyecek

  2019-05-23 16:39:51  cri

ABD'nin Çin'den ithal ettiği ürünlere ek gümrük vergileri getirmesinin, bazı yabancı işletmelerin üretim tesislerini Çin'den Vietnam ve diğer Asya ülkelerine taşımalarına yol açacağı, hatta ABD'li bazı şirketlerin de ülkelerine taşınacağı iddia edildi. Ancak, piyasa ekonomisinin genel ilkelerine aykırılık teşkil eden bu iddialar, Washington'un art niyetli tutumunun bir sonucu olmaktan ibaret.

Bilindiği üzere, Çin ekonomisi günümüzde yüksek kaliteli kalkınma dönemine girerken, ekonominin küresel sanayi ve değer zincirindeki konumu da aşamalı olarak yükseliyor. Tekstil ve konfeksiyon gibi düşük ve orta düzeyli sektörlerin Çin dışına taşınması, küresel sanayi transferinin kurallarıyla da uyumlu.

Bu, ayrıca Çin ekonomisinin mal ve başlıca üretim unsurlarının serbest dolaşımına dayalı dışa açılma modelinden, kurallara dayalı ve sistematik olarak dışa açılma modeline geçtiğinin bir göstergesi.

Özellikle bu nokta, ABD'nin "tarife zorbalığının" bir neticesi değil; piyasa ekonomisi şartlarındaki olağan bir durum.

ABD'nin bu iki unsuru ilişkilendirme çabası, tarifelerle yabancı yatırımcıları Çin'den çekilmeye zorlamayı ve aynı zamanda Çin'i zayıflatmayı hedefliyor.

Ancak ABD'nin bu iddiası somut olgularca açıkça yalanlandı. Japonya Dış Ticaret Teşkilatı, kısa süre önce bir rapor yayımlayarak, Çin piyasasının Japon işletmelerin yaptıkları ihracat, yatırım ve sınır ötesi e-ticaret açılarından ilk sırada yer aldığını bildirdi.

Bunun yanı sıra, yılın ilk dört ayında Çin'de fiilen kullanılan yabancı yatırım miktarı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,4 arttı. ABD'nin Çin'e yaptığı yatırımlar ise bu dönemde yüzde 24,3 yükseldi.

Çin'deki Amerikan Ticaret Odası'nın ABD'li işletmelerin Çin'deki faaliyetleri hakkında kısa süre önce yayımladığı belgede, araştırmaya katılan işletmelerin yüzde 98'inin Çin piyasasına açılmaya devam etmeyi arzuladığına dikkat çekildi.

Peki, niçin ABD hükümeti Çin'e karşı mütemadiyen "tarife zorbalığına" başvursa da Amerikan işletmelerini bir türlü vatana dönmeye zorlayamıyor?

Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir: ABD'nin Çin'deki yatırımları, genel olarak telekomünikasyon donanımları, bilgisayarlar ve kimyasal hammaddeler gibi ileri teknolojiye dayalı imalat sektörlerine odaklanıyor. Bu sektörlerde kalifiye sanayi işçilerine olan ihtiyaç büyük.

Dünyada sanayi zincirinin tüm halkalarına sahip olan tek ülke konumundaki Çin, kapsamlı tedarik ve sanayi zincirinin yanı sıra, çok sayıda kalifiye işçinin mevcudiyeti nedeniyle de ABD'li şirketlerin maliyetlerini büyük ölçüde düşürmelerine imkân sağlıyor.

Örneğin, Apple'nin dünya genelinde 800 tedarikçi firması bulunuyor ve bunların yaklaşık yarısı Çin'de konuşlanıyor.

Goldman Sachs'ın 2018'daki bir araştırmasının sonuçları, Apple'ın tüm üretim ve montaj hatlarını ABD'ye taşıması hâlinde, şirketin maliyetlerinin yüzde 37 artacağını ortaya koydu.

Bunlara ilaveten Çin, 1,4 milyarlık nüfusuyla dev bir piyasaya sahip ve tüketim, Çin'in büyümesini ilerleten en önemli güç konumunda.

Sermayenin kâr arayışında olduğu kuralını akılda tutarak, ABD sermayeli işletmelerin Çin'deki yıllık satışlarının 700 milyar doları, yıllık net kârlarının ise 50 milyar doları bulduğunu vurgulamak anlamlı olacaktır.

Çin'deki Amerikan Ticaret Odası tarafından yayımlanan belgede, ABD ek gümrük tarifeleri uygulasa dahi, Çin'de faaliyet gösteren ABD'li işletmelerin yüzde 69'unun Çin piyasasında kâr edeceklerine vurgu yapıldı. Özetle, bu işletmeler şayet Çin'den ayrılmaya karar verirlerse, Çin kadar kârlı bir başka piyasa bulabilecekleri ise şüpheli...

Daha da önemlisi, son bir yıldan fazla süre içinde Çin, dışa açılmasını genişletti ve Amerikan işletmelerine güven aşılamış oldu.

ExxonMobil'in Çin'de büyük çaplı bir petro-kimya projesini başlatacağını açıklamasının ardından, Tesla da yurt dışındaki ilk fabrikasını Shanghai'de kuracağını duyurdu. Ayrıca, Ford da Lincoln markalı araçlarını Çin'de üreteceğini ilan etti.

Meselenin ilginç noktası ise Beyaz Saray'ın Amerikan vatandaşları ile işletmelerinin çıkarlarını hiçe sayarak, gelişigüzel şekilde ek tarifelere başvurması ve böylece iç piyasadaki mevcut belirsizliklere yenilerini eklemesi.

Geçen yıldan bu yana, taşınma eğilimleri göstermeye başlayan ABD'li işletmeler, Çin'in ve diğer piyasaların ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilmek için sanayi zincirlerini başka ülkelere taşımaya başladılar.

ABD'nin ekonomik açıdan en büyük 3'üncü kenti olan Chicago, Çin ile 2018-2023 dönemini kapsayan bir endüstriyel işbirliği planına imza attı. Kent, plan doğrultusunda Çin ile sağlık, ileri teknolojiye dayalı imalat, inovasyon, tarım ve altyapı gibi farklı alanlarda işbirliği yapacak.

ABD'nin Çin karşısında "tarife zorbalığına" başvurması, Çin'de faaliyet gösteren yabancı işletmeleri vatanlarına dönmeye itemedi; aksine, ülkedeki sanayi balonunu daha da büyüttü. Bu zor durumun müsebbipleri ise ABD'li siyasetçilerin "son derece egoist" davranışları...