Analiz Haber:Küresel güvenliğin koşulu işbirliği ve diyalog

  2019-02-18 19:25:20  cri

(Qian Liyan, Araştırmacı Fudan Üniversitesi Kuşak ve Yol Stratejisi ve Uluslararası Güvenlik Araştırma Enstitüsü)

Üç gün süren 55. Münih Güvenlik Konferansı dün sona erdi. Çin, Almanya ve Rusya'nın başını çektiği bazı ülkeler, konferansta çok taraflılığın korunması ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi çağrısında bulundu.

Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Siyasi Bürosu Üyesi ve Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Yang Jiechi, konferansta yaptığı konuşmada, çok taraflılığın dünya ülkelerinin çoğu için ortak seçenek olduğunu vurguladı. Elde edilen tecrübeler sonucu uluslararası işbirliğinin çağın gereği olarak kanıtlandığına dikkat çeken Yang, Çin'in daha adil ve rasyonel bir uluslararası düzen için çaba harcamakta olduğunu söyledi.

Yang Jiechi konuşmasında Çin tarafının önerilerini dört başlıkta topladı:

-Karşılıklı saygı temelinde ortaklık, zıtlaşma yerine diyalog yapılması

-Kapsamlı, sürdürülebilir yeni bir güvenlik konsepti oluşturulması

-İşbirliği ve ortak kazanç temelinde küresel refah

-Küresel yönetişimde reform, BM'nin çekirdek rolünün korunması.

'Çin kimseye tehdit oluşturmayacak'

Konuşmasında Çin ile ABD arasındaki ticari anlaşmazlıklar gibi gündemdeki konulara da değinen Yang Jiechi, Çin'in dış politikasında, tüm insanlık için "ortak kader topluluğu" ilkesiyle hareket ettiğini aktardı. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olarak daha çok uluslararası sorumluluk üstlenmeye hazır olduklarını kaydeden Yang, Batılı ülkelerin endişe ettiği gibi Çin'in mevcut büyük devletlere tehdit oluşturmayacağını yineledi. Yang bu taahhüdünü şöyle savundu: "Çin'in dış politikasının temelinde diyalog ve zıtlaşmaktan kaçınma anlayışı vardır. Bu nedenle Çin'in gelişmesi, Batı dünyasının tarihinde olduğu gibi yükselen güçlerin kurulu düzene meydan okuması şeklinde olmayacaktır."

İnsanlığın ortak kader topluluğu kavramının, yine daha önce Çin'in ortaya koyduğu "barış içinde bir arada yaşamanın beş ilkesi"nden bir sapma olmadığına dikkat çeken Yang Jiechi, aksine bu ilkeye dayanarak insanlığın ortak gelişiminin sağlanabileceğini kaydetti. Yang, bu hedefe ulaşılabilmesi için çalışmaların BM çerçevesinde gerçekleştirilmesinin önemini de hatırlattı.

Çin'in son dönemde ortaya koyduğu diplomasi söylemi, pek çok ülkeden kabul görüyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmada, II. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeninin karşısındaki en büyük tehditlerden biri olarak tek taraflılığı gösterdi. Merkel, Çin'in Afrika'ya sağladığı gelişme yardımlarından da övgüyle söz etti.

Diğer yandan ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, konuşmasında ABD'nin gücünü ve etkinliğini yayma hevesine vurgu yaptı. Pence, İran nükleer anlaşması ve Rusya ile enerji işbirliği konusunda Avrupa'yı yanına çekmek için çaba gösterdi. Pence'in konuşması, ABD'nin Avrupa'yı hala kendisi için 'stratejik bir araç' olarak gördüğünü kanıtladı.

Hal böyle olunca, Merkel'in konuşmasının alkışlarla karşılandığı salonda, Pence'in konuşmasının ardından sessizlik hakimdi.

Toplantıya katılanlar günümüzde uluslararası işbirliğinde geçerli modelin işbirliği ve diyalog olduğunun zaten bilincinde. Elbette bu pürüzsüz bir yol olmayacaktır. Avrupa her ne kadar işbirliğinin önemini kavramış gibi görünse de, bu işbirliği öncesinde iletişim ve diyalog kurmanın ne kadar gerekli olduğunu hala anlamış görünmüyor. Konuşmasında Çin'i Orta Menzilli Füze Anlaşmasına dahil etme önerisinde bulunan Merkel, bu çıkışıyla ABD'nin tek taraflı adımlarına karşı çıkarken, diğer yandan Çin'in güvenlik ortamını iyi anlamadığını gösteriyor.

Tüm bu yaşananlar, Çin'in "ortak kader topluluğu" kavramının, dünyanın geleceği için ne kadar mühim olduğunu kanıtlamaktadır. Bunu gerçekleştirmek için, Çin mutlaka kendine özgü dayanıklılığından şaşmamalıdır.