CRI Özel Röportaj-AK Parti Genel Bşk.Yrd. Cevdet Yılmaz

  2018-12-20 17:59:36  cri

Cenk Özkömür: Öncelikle ziyaretiniz ve temaslarınızla ilgili bize kısaca bilgi verir misiniz?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz: Bugün Çin'deki ikinci günümüz. Dün sabah itibarıyla programımıza başladık. Öncelikle iş dünyasından önemli bazı firmalarla görüşmelerimiz oldu. Büyükelçiliğimiz ve Çin heyetlerinin hazırladığı güzel bir toplantı gerçekleştirdik. İş dünyası ile karşılıklı neler yapılabilir, Türkiye'de özellikle yatırım alanları konusunda güzel bir toplantımız oldu. Ardından, asıl buraya geliş amacımız olan Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile diyalog programı çerçevesinde ÇKP dış ilişkiler birimini ziyaret ettik. Orada Sayın Song Tao ile uzun bir görüşmemiz oldu. Kendisi Çin Komünist Partisi Dış İlişkiler Bakanı. Gerçekten çok kapsamlı görüşmeler yaptık heyetlerimizle birlikte. Hem görüşme yaptık, hem de bir çalışma yemeğine katılmış olduk. Ayrıntılı bir şekilde Türkiye ile Çin arasındaki ilişkileri partilerimiz arası ilişkileri değerlendirme imkanımız oldu. Bugün de yine çok önemli bir isimle Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Büro Üyesi ve Çin Komünist Partisi Dış İlişkiler Komisyonu Direktörü Sayın Yang Jiejie ile görüşmemiz olacak. Onunla benzer şekilde hem partilerimiz hem ülkelerimiz arası ilişkileri değerlendireceğiz. Yarından itibaren Shanghai'ye geçeceğiz. Özellikle hızlı trenle geçmeyi tercih ettim. Hem hızlı treni görmek açısından, hem de Çin'deki gelişmeleri sahada görebilmek bakımından 5 saat civarında bir yolculukla Shanghai'ye geçmiş olacağız. Shanghai'da yine Çin Komünist Partisi'nin oradaki yetkilileri ile Çin Ticaret Bakanlığı yetkilileri ile görüşmelerimiz olacak, çeşitli incelemelerimiz olacak, iş dünyası ile temaslarımız olacak. Böylece programı bitirmiş olacağız.

Cenk Özkömür: AK Parti ile Çin Komünist Partisi (ÇKP) arasında süregelen bir işbirliği olduğunu biliyoruz. Bu işbirliği, hangi alanlara odaklanıyor?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz: ÇKP, Çin'in malum gelişiminde, bugünlere gelişinde en önemli kurum ve gerçekten çok güçlü bir yapı. Çin'in son 40 yıldaki dönüşümünde, değişiminde de öncülük rolü oynamış bir yapı. Ak Parti ise Türkiye'nin son 16 yılına damgasını vurmuş bir parti. Türkiye'deki reformları, dönüşümleri ekonomik olsun, siyasi olsun dönüşümleri gerçekleştirmiş bir parti. Dolayısıyla bugünkü parti diyaloğu önemli diye düşünüyoruz. Ülkeler arası ilişkilere ve işbirliğine de bunun katkıda bulunacağına inanıyoruz. Diğer taraftan liderlerimiz Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı aynı zamanda Ak Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Çin Devlet Başkanı ve aynı zamanda Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Sayın Xi Jinping, iki lider, son yıllarda çok sık bir araya geldiler. Son iki yılda altı defa görüşmeleri oldu. En son Arjantin'de G20 Zirvesi çerçevesinde görüştüler. Çin ve Türkiye arasında çok kapsamlı ilişkiler hızla gelişiyor. Hükümetler arası diyalog devam ediyor. Liderlerimiz arası diyalog var. Bir de bunu partiler arası diyalogla tamamlamanın çok önemli olduğunu düşündüğümüz için buradayız. Ayrı bir kanal olarak da partiler arası diyaloğun Türkiye ile Çin'in ekonomik olsun ve siyasi olsun birçok alandaki işbirliğine önemli katkılarda bulunacağına inanıyoruz. Cenk Özkömür: AK Parti, sizin de söylediğiniz gibi, Türkiye'nin son 16 yılına damga vurmuş bir parti. ÇKP de Çin Halk Cumhuriyeti'ni kuruluşundan beri idare eden parti. Siz Çinli muhataplarınızla görüşmelerinizde AK Parti'nin hangi başarılarından daha çok etkilendiklerini, neyi merak ettiklerini görüyorsunuz? Aynı şekilde sizin için de soracağım, siz Çinli muhataplarınıza en çok hangi alanlarda sorular yöneltiyorsunuz?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz: Çin ve Türkiye arasında benzerlikler var. İkisi de yükselen ekonomik güçler, kalkınmakta olan iki önemli ülke ve dünya ekonomisinde ağırlığı giderek artan iki ülke. Çin'e baktığımız zaman bugün dünyada ekonomik büyüklük itibarıyla ikinci sıraya yerleşmiş bir ülke. Çin'in sahip olduğu millî gelir, satın alma gücü paritesine göre çok daha yüksek. Ve son dönemlerde sadece büyüklüğü ile değil, ekonomisinin niteliği ile de ön plana çıkmaya başlayan, teknolojik atımlarla da ön plana çıkmaya başlayan bir ülke. Dolayısıyla bir başarı hikâyesi. Türkiye için de son 16 yılda aynı şeyi söylemek mümkün. AK Parti yönetiminde Türkiye ekonomisi 3 kattan fazla büyüme sergiledi, dışa açıldı, birçok reformlar gerçekleştirdi ve millî gelirini çok önemli bir yere taşımış oldu. Dünyadaki yerimizi de daha ön sıralara taşımış oldu. Dolayısıyla bu yükselen iki ekonomik güç ve iki gelişmekte olan ülke, modernleşme sürecinde ama ikisinin de bir taraftan da kimliğini koruma, geçmişini koruyarak modernleşme çabası olduğunu görüyoruz. Özellikle bu yönüyle iki ülkenin önemli benzerlikler taşıdığını söyleyebilirim. Çin, geçmişi ile barışarak ve kendine özgü bir modernleşme süreci tarif eden bir ülke. Türkiye de aynı şekilde tarihi ile değerleriyle barışık şekilde modernleşen bir ülke AK Parti döneminde. Bu yönleriyle de benzerlikler olduğunu söyleyebiliriz. Yine Çin ve Türkiye'nin küresel düzeyde de bazı ortak bakış açılarına sahip olduğunu bugün görüşmelerde bir kez daha teyit etmiş olduk. Yükselen, rekabet gücü artan ülkeler olarak, korumacılığa karşı, serbest piyasadan yana, daha fazla dünyaya açılmaktan yana ülkeler ve küresel ölçekte bir vizyonu paylaşan ülkeler. Dolayısıyla bu yönüyle arada ortak bir zemin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İki ülkenin de iddialı hedefleri var. Bizim 2023 ve ötesine giden hedeflerimiz var. Çin'in de 2025 ve ötesine geçen hedefleri var. Dolayısıyla birçok açıdan benzer durumdayız. İki ülke de orta gelirin eşiğine yaklaşmış durumda ve yüksek gelirli ülkeler ligine terfi etme çabası içindeler, daha yüksek teknolojik donanımla katma değeri daha yüksek bir ekonomi oluşturma çabası içindeler. Bütün bu hususlar, Çin ve Türkiye arasında çok geniş bir gündem oluşturuyor.

Cenk Özkömür: Az önce sizin de söylediğiniz gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, geçtiğimiz dönemde sıklıkla bir araya geldi, kişisel bir ilişki geliştirmiş durumdalar açıkçası, iki partinin işbirliğinin ve iki ülke ilişkilerinin gelişmesinin uluslararası ilişkilerdeki yansıması nasıl olacak? Sizin AK Parti olarak, hükümet olarak buradan beklenti ve hedefleriniz neler?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz: İki ülke de aslında birer başarı hikâyesi. Gelişmekte olan ve hızlı bir şekilde büyüyen ekonomiler, diğer birçok ülkeye de örneklik sergileyen ekonomiler. Dolayısıyla bu iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi, iki ülkeye karşılıklı fayda sağladığı gibi, küresel ölçekte de aslında son derece olumlu etkilere sahip. Sayın Cumhurbaşkanımızın "Dünya 5'ten büyüktür" sloganıyla özetlediği bir şey var. Artık dünyada yeni bir gerçeklik var, ekonomik dengeler, yeni siyasi dengeler var, hem daha adaletli bir dünya arayışını ifade ediyor bu, hem de daha gerçekçi, bugünün gerçeklerine daha uygun bir küresel yönetişimi ima ediyor. Çin'de de aslında benzer bir yaklaşım olduğunu ifade edebiliriz. İki ülkenin yakınlaşması, ikili ilişkilere katkıda bulunduğu gibi, bu iki ülkenin üçüncü ülkelerde, farklı coğrafyalarda işbirliklerine ve küresel düzeyde yeni bir gündem oluşumuna da katkıda bulunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Cenk Özkömür: Tam da bugün (18 Aralık), modern Çin'in önümüze getiren politikanın, reform ve dışa açılmanın 40'ıncı yıldönümü. Sabah bir toplantı yapıldı, biliyorsunuz ve Cumhurbaşkanı Xi Jinping de konuştu. Siz, Çin'in son 40 yılda kaydettiği başarılara nasıl bakıyorsunuz? Çin'in ekonomik ve siyasi modelini AK Parti olarak nasıl görüyorsunuz?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz: Öncelikle Çin'i tebrik ediyoruz tabii. 40 yılda gerçekten büyük bir başarı sağladılar, çok köklü bir dönüşüm gerçekleştirdiler. Programımın bir parçası olarak, sabah Ulusal Müze'de 40 yılı özetleyen bir sergiyi de gezdik. Buradan da görüyoruz ki gerçekten büyük bir dönüşüm. Kırsal alandan başlamış, tarımdan başlamış, bugün uzay teknolojilerine kadar uzanan farklı bir yere gelmiş bir dönüşümden bahsediyoruz. Kendine özgü siyasi yapısıyla, politikalarıyla bu noktalara gelmiş bir ülkeden bahsediyoruz. Bu, bize şunu gösteriyor aslında: Bir taraftan genel bir modernleşme süreci var, bir taraftan da her ülkeye özgü koşullar var. Hiçbirini bire bir taklit etmeniz mümkün değil. Dersler çıkarırsınız, her ülkenin gelişim modelinden, kalkınmasından çıkarılacak dersler var. Çin'in modelinden de çıkarılacak dersler var. Çin'in modeli, adı üzerinde, Çin'in kendi koşulları içinde bulduğu ve başarıyla uyguladığı bir model. Aynı anlayışla baktığımız zaman, aslında AK Parti de Türkiye modelini oluşturuyor, Türkiye'nin modernleşme modelini ortaya koyuyor. Ama kendi şartları, coğrafyası, tarihi içinde, kendi bağlamı içinde... Daha eskilere baktığınız zaman, Batılılaşma ile modernleşmeyi eşit gören bir anlayış vardı. Modernleşecekseniz, bunun bir tek yolu vardır, o da Batılı ülkelerin izlediği yolu izlemektir şeklinde. Bugünkü dünyada artık bunun geçerliliğini büyük oranda yitirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Farklı ülkelerde farklı modernleşme biçimlerinin başarılı bir şekilde geliştiğini görüyoruz. Çin, işte bunun güzel bir örneği. Son 40 yılda gerçekten büyük reformlar gerçekleştirmiş ve bunu da Komünist Parti'nin önderliğinde yapmış. Serbest piyasayı, rekabetçi bir ekonomiyi, dışa açık bir ekonomiyi, kendine özgü bir sosyalizmle, sosyal politikayla birleştirebilmiş. 700 milyondan fazla insanı yoksulluktan kurtarabilmiş bu politikalarla. Gelir düzeyini yükseltmiş. Sadece ekonomisini büyütmemiş, sosyal refahı da topluma ciddi anlamda ulaştırmış. Bu yönleriyle de hakikaten takdir edilmesi gereken bir şey. Nüfusunu da düşündüğünüz zaman, Çin'deki başarı küresel başarıyı da büyük oranda etkiliyor. BM'nin Bin Yıl Kalkınma Hedefleri'ne ulaşılmasında Çin'in bu performansı çok büyük bir paya sahip. Yine son yıllarda ekonomik büyüklüğüyle Çin, dünya ekonomisinin büyümesine önemli oranda katkı sunan bir ülke hâline gelmiş durumda. Dolayısıyla bu politikaları gerçekten takdirle izliyoruz. Ancak her ülkede olduğu gibi Çin'de de başarı lineer değil. Bir noktaya kadar sizi getiren modeli, bir noktadan sonra tekrar değerlendirmeniz gerekiyor, yeni açılımlar bulmanız gerekiyor. Çin'de de bunu görüyoruz. Orta gelirin artık eşiğine gelmiş durumda ve yüksek gelirli ülkeler ligine yükselme stratejilerini araştırıyor Çin. Özellikle bu süreçte, çok sayıda çalıştayla, panelle, think tank kuruluşlarıyla yeni açılımlar aradığını da görüyoruz Çin'in. Daha nitelikli bir ekonomiyi nasıl inşa ederim çabası var. Bir taraftan da yaşlanan nüfusunu daha üretken hâle getirme, dijitalleşme dediğimiz bütün dünyada çok önemli teknolojik dönüşümlere adapte olma ve bütün bunlarla daha yüksek bir gelir grubuna terfi etme konusunda Çin'in arayışlar içinde olduğunu görüyoruz. Bu konuda da Türkiye dâhil olmak üzere birçok gelişmekte olan ülkenin birbirine benzer gündemlere sahip olduğunu söyleyebilirim.

Cenk Özkömür: Bizim sorularımız bu kadar. Çok teşekkür ederiz.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz: Ben teşekkür ederim, sağ olun.