Haber Analiz: Çin insan haklarında yenilikçi fikirlere sahip

  2018-12-12 19:48:44  cri

Çin hükümeti 12 Aralık günü "40 yıllık reform ve açılma sürecinde Çin'de insan haklarının gelişimi" adlı bir beyaz kitap yayımladı.

8 bölümden oluşan rapor zengin içeriğiyle 40 yılda insan hakları alanında elde edilen başarıları gözler önüne sererken, medeniyet tarihinde kaydedilen yeni mucize ve deneyimleri de gösteriyor.

"İnsan hakları", 17. ve 18. yüzyılda feodal diktatörlükle mücadele sürecinde Avrupa burjuvazisi tarafından önerilen siyasi bir teori. Kavramın amacı teokrasi ve monarşiye karşı mücadeleydi. O dönem için ideolojik etkisi büyüktü. Buna karşın kavramın başlangıcında keskin tarihsel ve sınıfsal kısıtlamalar mevcuttu. Bu nedenle insan hakları korumada evrensel model ve standartlar belirlemek mümkün değil. Hal böyle olunca bazı ülkelerin insan haklarını bahane ederek diğer ülkelerin içişlerine karışması kabul edilemez.

Peki, Çin'in insan hakları konsepti nedir? Beijing'de geçtiğimiz günlerde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 70. yıldönümü nedeniyle bir sempozyum düzenlendi. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping bu etkinliğe gönderdiği tebrik mesajında şu ifadeyi kullandı: "Halkın mutluluğu, en büyük insan hakkıdır."

Xi mesajında Çin'in insan haklarının evrensel kurallarını dönemin gerçeklikleriyle birleştirerek, insan hakları yolunu ulusal şartlara uygun hale getirdiğini söyledi. İnsan merkezli bir insan hakları konsepti gözettiklerini ifade eden Xi, halkın yaşamını iyileştirmesi ve kendisini geliştirmesinin, en temel insan hakkı olduğunu belirtti. Xi'nin mesajı, insan haklarının özünü açıkladı.

Beyaz kitapta, Çin'in 40 yıllık reform deneyiminin ardından "merkezinde insan olan, insanın varlık ve kendini geliştirme haklarını öncelikli ve temel insan hakları olarak gören, insan haklarıyla ilgili hukuki çalışmalar güçlendirilerek insan hakları davasının uyumlu yürütülmesini hedefleyen" yeni bir konsept geliştirdiği kaydedildi.

Çin'in insan hakları gelişimi sadece fikirlerden oluşmuyor, aynı zamanda pragmatik ve etkili eylemler de içeriyor. Son 40 yılda Çin, insan haklarına saygı duymuş, insan haklarını korumuş, reform ve açılma sürecinde insan haklarını desteklemiştir. Bu konsept ülkenin anayasasına eklenmekle kalmamış, ulusal kalkınma stratejisi ve ülke yönetim anlayışının da önemli bir parçası olmuştur.

Yolsuzlukla mücadeleyi örnek alalım. Bu, BM'nin 2030 sürdürülebilir kalkınma gündeminin başlıca hedefi, aynı zamanda insan haklarının geliştirilmesi ve korunması için önemli bir yöntemdir. Geçen 40 yılda Çin'de yoksul nüfus 850 milyon azaldı, böylece Çin'in dünyada yoksulluğun azaltılmasına katkı oranı yüzde 70'i aştı; 1978-2017 yılları arasında, Çin'de kırsal kesimlerde yoksul nüfus 770 milyondan 30 milyon 460 bine düştü.

Yoksulluğun azaltılmasında elde edilen başarılar, sadece Çin'de insan haklarının gelişmesinin en göz alıcı simgesi olarak kalmıyor, aynı zamanda Çin'in dünya insan hakları davasının gelişmesine yaptığı önemli bir katkı olarak da hatırlanıyor.

Kısa süre önce Çin'i ziyaret eden Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'le yaptığı görüşmede, Çin'de çeşitli yerleri gezdikten sonra Çin'in reform ve dışa açılmanın 40 yılında elde ettiği ekonomik ve sosyal gelişmelere daha da hayran kaldığını belirtti. Steinmeier, özellikle 100 milyonlarca Çinlinin yoksulluktan kurtarılması, ayrıca gıda ve giyim probleminin çözülmesinin inkar edilemeyecek bir başarı olduğunu söyledi.

Dünya Bankası Başkanı Kim Yong, kısa süre önce yaptığı açıklamada, Çin'in geçen 40 yılda yoksulluğun azaltılması konusunda insanlık tarihinde nadir görülen bir başarı elde ettiğini, Çin'in deneyimlerinin diğer ülkelerin gelişmesine yardımcı olabileceğini belirtti.

Çin'de insan haklarındaki gelişmeler, Cumhurbaşkanı Xi Jinping'ın vurgu yaptığı tüm halkın ekonomik, siyasi, toplumsal, kültürel ve çevre haklarının artırılması ile sosyal adaletin korunmasında da kendini gösteriyor.

Beyaz kitapta Çin vatandaşlarının yaşam seviyesi, kişilik hakları, çalışma hakkı, sosyal güvenceleri, eğitim hakkı, kültür hakkı, seçme hakkı, bilgi alma hakkı, denetleme, inanç özgürlüğü gibi konular hakkında da ayrıntılı bilgilere yer verildi.

Beyaz kitapta ayrıca Çin'de etnik gruplar, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi belirli grupların hak ve çıkarlarının iyileştirildiğine işaret edildi.

Kitapta "Çin halkı, bugün olduğu gibi geniş kapsamlı hak ve çıkarlara sahip olmamıştı" denildi.

Sorumlu bir ülke olarak Çin, kendi halkına iyilik yaparken, başkalarının iyiliğini de gözetmektedir. 1950-2016 yılları arasında, Çin'in 5 binden fazla projeyle yurt dışına yaptığı yardım tutarı 400 milyar yuanı aştı; 2013-2017 yılları arasında, Çin'in Kuşak ve Yol güzergahındaki ülkelerde kurduğu ekonomik ve ticari işbirliği bölgeleri, bu ülkelerde 200 bin kişilik istihdam yarattı; 2004 yılından beri, Çin toplam 300 insani yardım projesi gerçekleştirdi, bunun sayısı yılda ortalama yüzde 29,4 oranında artmaktadır.

Mayıs ayı itibariyle Çin'in gönderdiği barış koruma gücü personelinin sayısı 37 bini buldu, Çin'in sırasıyla gönderdiği 2 bin 700 bin barış koruma polisi BM'nin 30 barış koruma hareketine katıldı. Çin, BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri arasında en çok barış koruma personeli gönderen ülke konumunda.

Açıkçası Çin "istişare, ortak inşa ve paylaşma" düşüncesiyle tüm ülkelerin insan hakları davasının ortaklaşa gelişmesini hızlandırarak insanlığın ortak kader topluluğunun oluşturulması için çaba harcamaktadır.

Çin hükümetinin yayımladığı beyaz kitapta daha yetkin insan hakları için gelecekte daha uzun bir yol bulunduğuna da vurgu yapıldı. Çin, geçen 40 yılda reform ve dışa açılma içinde kendi ulusal durumuna uygun bir insan hakları gelişme yolu izledi. Gelecekte 40 yılda, hatta daha uzun bir zaman içerisinde, Çin, daha yüksek seviyeli bir reform ve açılma içinde, halka daha fazla haysiyet, özgürlük ve mutluluk verecek ve evrensel insan hakları davasına yeni katkılarda bulunacak.