(Haber Analiz) Çin-Avustralya ilişkilerinin geleceği Canberra'nın elinde

  2018-11-16 21:23:22  cri

(Kaynak: CRI Haber Merkezi; Yazar: Xu Qinduo)

Avustralya, son günlerde Çin'e zeytin dalı uzatarak ikili ilişkilerin iyileştirilmesi arzusunu ortaya koydu. Başbakanlığa yeni seçilen Scott Morrison, ASEAN Zirvesi esnasında Çin Başbakanı Li Keqiang ile bir araya geldi. Görüşme, "İkili ilişkilerde bir süredir yaşanan iniş çıkışların ardından bir dönüm noktası" olarak değerlendirildi.

Çin, Avustralya ile ilişkilerine daima önem veriyor ve Morrison'un göreve geçmesini de ikili ilişkilerin normalleşmesi için bir fırsat olarak görüyor. Beijing, Avustralya'dan son günlerde gelen ikili ilişkilerin iyileştirilmesi yönündeki açıklamaları da övgüyle karşılıyor.

Buna paralel olarak, Avustralya Dışişleri Bakanı Marise Payne Çin'e resmî bir ziyarette bulundu. Böylece, Avustralyalı bir dışişleri bakanı Çin'e üç yıl aradan sonra ziyaret gerçekleştirmiş oldu. Açıkça görülüyor ki, Çin de Avustralya'nın daha önceki hatalarını tolere ederek ikili ilişkileri yeniden rayına oturtma yönünde adımlar attı.

Canberra yönetiminin, Avustralya ve Çin arasında son dönemde yaşanan olumlu etkileşime bakarak, Çin'in ortaya koyduğu iyi niyetin kıymetini bilmesi, kendisini ikili ilişkilerin uzun vadeli ve istikrarlı gelişimini sağlamaya adaması gerekiyor. Avustralya, iç siyasetteki unsurların ve dar bakış açılarının tutsağı olmamalı.

Gel gelelim, son bir buçuk yıl içinde Avustralya'nın Çin'e karşı izlediği düşmanca politikalar, bunun iki ülke arasındaki dostluk ve işbirliğine dayalı siyaset zeminine verdiği ciddi zararı unutmak da çok zor olacak.

Avustralya, izlediği tutumla Batılı ülkeler arasında sözde "Çin'e karşı direnme" hususunda öncü hâline geldi, mesnetsiz suçlamalarıyla başka ülkelerde de Çin karşıtı dalgalara yol açtı. Söz konusu adımlar, Çin-Avustralya ikili ilişkilerinde durgunluğa girilmesine neden oldu. Bu gibi sebepler, Avustralyalı hükümet yetkilileri ve iş adamlarının yılın başlarında Çin'den vize alma konusunda sıkıntı çekmeleri sonucunu da getirdi.

Avustralya hükümetinin, Çin ile ilişkilerini geliştirme konusunda her geçen gün iş çevrelerinden daha fazla baskı gördüğü de dillendiriliyor. Avustralya'da madencilik sektörünün önemli isimlerinden Andrew Frost, Avustralyalı siyasetçilerin Çin karşıtı söylemi terk etmeleri çağrısında bulunarak, aksi takdirde bunun iki ülke arasındaki ticari diyaloğu olumsuz etkileyeceğini dile getirdi. Frost, "Yeşiller Partisi, İşçi Partisi ve Liberal Parti, bir avuç "paranoyak" seçmenin oyunu alabilmek için Çin karşıtı söylemi sürdürürse, Avustralya vatandaşları bunun için ağır bir bedel ödeyecek" dedi.

Avustralya'da federal hükümetin bocaladığı dönemlerde, yerel hükümetler ise engellerin üstesinden gelerek Çin ile temaslarda bulunmak zorunda kaldı. Geçen ay Victoria şehri ile Çin arasında Kuşak ve Yol işbirliği anlaşması imzalandı. Bu adıma Batı Avustralya Valisi Mark McGowan'dan da destek geldi. Çin ile sağlam ve iyi ilişkiler kurmanın önemini vurgulayan Mark McGowan, Avustralya'nın, en büyük ticaret ortağı olan Çin ile ilişkilerinin yüz binlerce Avustralyalıyı ilgilendirdiğini kaydetti.

Uzmanlar, gelecek yıl yapılacak seçimler göz önünde bulundurulduğunda, Çin ile çıkmaza giren ilişkilerin Avustralya ekonomisini olumsuz etkileyeceği, bunun seçim sonuçlarına getireceği etkiden endişe duyan hükümetin de Beijing ile ilişkileri istikrara kavuşturma yolunu izleyeceği kanısında.

İkili ekonomik ilişkiler açısından bakıldığında Çin ve Avustralya'nın birbirlerinin doğal partnerleri olduğu görülüyor. Çin, hızla büyüyen bir tüketim piyasasına sahipken, Avustralya'nın ise zengin maden kaynakları, kaliteli tarım ürünleri, üst düzeyli eğitim kuruluşları ve büyük bir turistik kaynağı bulunuyor. Avustralya'nın Çin'e yaptığı ihracat, toplam ihracatının yüzde 30'undan fazlasına tekabül ediyor. Özetle, Avustralya Çin ile gelişen ilişkilerinden büyük fayda elde ediyor.

Avustralya'nın eski Beijing Büyükelçisi Geoff Raby de kaleme aldığı makalede, Canberra'nın öne sürdüğü "Çin müdahalesi iddialarının" yanında, Çin'e yönelik dostça olmayan tutumları ve tedbirleri eleştirdi. Geoff Raby, Avustralya-Çin ilişkilerinin artık Avustralya güvenlik birimleri tarafından dışişleri bakanlığının elinden alındığını ifade etti.

Başka bir deyişle Çin her ne kadar dış politikasında "başka ülkelerin iç işlerine karışmama, eşitler olarak muamele, karşılıklı yarar ve ortak kazanç" ilkelerini mütemadiyen vurgulasa da Avustralya ilişkilere diplomatik perspektif yerine sadece güvenlik perspektifinden bakıyor, duyduğu çeşitli şüphe ve endişeler de ikili ilişkileri doğru şekilde kavramasını etkiliyor.

Bunun tipik bir örneği, Çin ve Avustralya ile Güney Pasifik'teki ada ülkeleri arasındaki ilişkiler. Canberra, "Soğuk Savaş zihniyeti" ve "sıfır toplamlı oyun" anlayışından hareket ederek, Güney Pasifik bölgesinin kendi "toprağı" ya da nüfuz alanı olduğunu savunmaya devam ettiği müddetçe, Çin'in Güney Pasifik'teki ada ülkelerine yaptığı yatırımlardan endişe duyması da doğal olacaktır. Şayet konuya tam tersine, işbirliği ve ortak kazanç açısından yaklaşırsa, bunun aslında iki taraf için de işbirliği fırsatı olduğunu görecektir.

Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin de işaret ettiği gibi, Pasifik'teki adalar, Çin ile Avustralya için potansiyel işbirliği alanları olma özelliği taşıyor.

Yakın tarihte eski Avustralya Dışişleri Bakanı Alexander Downer de yaptığı açıklamada, "Çin'in yükselişinden kormak abesle iştigal. Yapabileceğimiz en kötü şey, 'Çin'i çevreleme' politikasını izlemek olacaktır" ifadesini kullandı.

Downer, "Eğer Çin'e 'düşman' demeyi sürdürürsek, onu gerçekten düşmanımız yapacağız." dedi.

Bu ayın başında Avustralya Dışişleri Bakanı Marise Payne, Çin'e gerçekleştirdiği ziyarette, Çin'de yeni kurulan Uluslararası Kalkınma İşbirliği Komiserliği Başkanı ile özel olarak bir araya geldi. Payne, iki ülke arasında diyalog yapılması ve teknik temaslarda bulunulması önerilerini sundu.

Önümüzdeki ay eski Başbakan John Howard da Avustralya'yı temsilen Çin'de düzenlenecek üst düzey diyaloğa katılacak.

Avustralya Başbakanı Scott Morrison ise yaptığı konuşmada, Çin'in kalkınmasının bir tehdit değil fırsat olduğunu belirterek, Çin ile kapsamlı stratejik ortaklık ilişkilerini ilerletmek istediklerini belirtti.

Umarız, Avustralya'nın bu yaklaşımı, seçimler öncesindeki bir "siyasi hesap" değil; Çin ile ilişkilerini gerçekten geliştirmeye yönelik atılan bir adımdır.