Haber Analiz: Friedman'ın 10 yıl önceki yazısını yeniden okumak

  2018-10-16 16:26:44  cri

(Kaynak: CRI Haber Merkezi; Yazar: Lu Xiaohong)

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, geçtiğimiz günlerde Çin'e yönelik birçok mesnetsiz ithamın yer aldığı bir konuşma yaptı. Bu açıklamalar, ABD'li gazeteci Thomas L. Friedman'ın 10 yıl evvel The New York Times'te çıkan "Devasa Yedi Yıl" (A Biblical Seven Years) başlıklı makalesini yeniden akıllara getirdi.

Beijing Olimpiyatları'nın kapanış töreninde Çinli sanatçıların tüm dünyaya sergilediği muhteşem performansları seyreden Friedman, heyecan içinde bazı yorumlar kaleme almaktan kendini alamamıştı. 2001 yılında Beijing 29. Yaz Olimpiyat Oyunları'nı düzenleme hakkını kazandı; bundan yaklaşık iki ay sonra ise ABD'de 11 Eylül saldırısı meydana geldi. O tarihten itibaren ise iki ülke iki farklı yolda ilerliyor.

Friedman, "Onlar Olimpiyatlar için hazırlanırken biz ise El Kaide ile mücadele etmek için hazırlanıyoruz; onlar daha iyi stadyumlar, metrolar, havaalanları, yollar inşa ederken biz ise daha iyi metal dedektörleri, silahlı araçlar yapmaya çalışıyoruz" diye iç çekiyordu. Friedman, ABD'nin gelecek yedi yıl için ülkenin inşasına odaklanması gerektiğine inanıyordu.

Ancak, maalesef bu ifadelerin yazılmasının üzerinden 10 yıl geçti ve Çin reform ve dışa açılmasını genişletirken, paylaşım ve diğer ülkelerle birlikte insanlık için ortak kader topluluğunu oluşturma yolunda koşar adım ilerlerken, ABD hâlâ kendi "yıkım" yolunda seyrediyor.

Geçtiğimiz beş yılda, Obama yönetimi Afganistan ve Irak'tan çekileceklerini açıklamasına karşın ABD Suriye'ye de girdi, Libya'yı da yerle yeksan etti. Ayrıca, savaş gemilerinin yüzde 60'ını Pasifik'e taşıyan ABD, bölgede aniden istikrarsızlığa yol açtı.

Beyaz Saray'a "ABD'yi yeniden büyük yap" sloganıyla gelen Trump ise kader ortaklığı ve insanlığın refahı gibi kavramları rafa kaldırdı. Bir yıldan fazla sürede Trump, Trans-Pasifik Ortaklığı Anlaşması, Paris iklim anlaşması ve İran nükleer anlaşmasının yanı sıra, UNESCO ve BM İnsan Hakları Konseyi gibi BM kuruluşlarından da çekildi. Trump, ABD'nin çıkarlarını uluslararası normların ve taahhütlerinin üzerinde tutarak, birçok ülkenin eleştiri ve kınamasına maruz kaldı.

Gel gelelim, Başkan Trump hâlâ bildiği yolda ilerlemeyi sürdürüyor. Birkaç gün önce Fox ile yaptığı telefon bağlantısında, Çin'i ABD'den her yıl 500 milyar dolar almakla suçladı ve Çin'i ABD'nin inşa ettiği iddiasında bulundu. Trump, hatta "Çinlilerin uzun süredir güzel günler yaşıyor" diye şikayet etti.

Peki ABD, Çin ile yaptığı ticarette 500 milyar dolar değerinde Çin menşeli ürün satın almadı mı?

Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell dahi Çin'in kalkınmasının ABD'ye birçok fayda getirdiğini kabul etmiş, yüksek kaliteli ve düşük maliyetli Çin ürünlerinin Amerikan halkının ihtiyaçlarını karşıladığını belirtmişti. Yine eski dışişleri bakanlarından Madeleine Albright da Çin'in yükselişinin, Çin'in kendi tarihinin ve çağdaş Çin halkının mücadelesinin neticesi olduğuna işaret etmiş, ABD'nin Çin'e yükselmesi için alan tanıması gerçeğinin yanında kendi uluslararası sorumluluklarını üstlenmekte çuvalladığını ifade etmişti.

Çin'in Amerikalı liderlerinin eleştirilerinde yer tutması gayet doğal. Örneğin, on yıl öncesine kıyasla Çin baş döndürücü sıçramalar kaydetmiş durumda. 2008 yılında Çin'deki ilk hızlı tren hattı olan Beijing-Tianjin hızlı tren hattı tamamlanarak hizmete açıldı. Bugün ise Tibet ve Ningxia dışında tüm eyalet, bölge ve kentlerde hızı saatte 200 ila 350 kilometre arasında değişen trenlerin seyrettiği yüksek hızlı tren hatları hizmette. Başkan Trump'ın söz verdiği 1,5 trilyon dolarlık altyapı projesi ise hâlâ kâğıt üzerinde duruyor. Friedman'ın mukayesesine yeniden dönersek, New York'taki La Guardia Havaalanı hâlâ aynı durumda bekliyor.

2017 yılında Çin'deki yoksul nüfus, 2008'de 200 milyon iken, 2017'de 30 milyona düştü. Çin hükümeti, 2020 itibarıyla ülke genelinde yoksulluğun tamamen ortadan kaldırılmasını hedefliyor. Fed'in mayısta yayımlanan yıllık araştırması, ankete katılanların yüzde 40'ının 400 dolarlık acil ödemeler için borç almak yahut elindeki eşyaları satmak zorunda olduğunu gösterdi.

"Kalkınma" mutlak prensip olmalıdır. "Çin halkı uzun süre çok iyi yaşadı" ifadesi tekrarlanmamalı; ABD, "iyi yaşadığı" için Çin halkını kıskanmamalı yahut ona nefret duymamalıdır. Bunun yerine, Çinliler gibi kolları sıvamalı ve çalışmalıdır; zira Çin halkı da Amerikan halkı da iyi bir yaşam sürmelidir.