Haber Analiz: ABD, Çin'le ticaret yaparken gerçekten zarara mı uğruyor?

  2018-09-25 20:38:26  cri

Xu Qinduo-CRI Haber Merkezi

Çin ile ABD arasında yarım yıldır süren ve giderek tırmanan ticari sürtüşmede, ABD tarafının en çok şikâyet ettiği noktalardan biri, Çin karşısında dev bir ticaret açığı vermesi ve bu yüzden büyük zararda olması...

Bu, aynı zamanda ABD'nin Kanada, Meksika, AB ve Japonya gibi önemli ticaret ortaklarından ithalat ettiği ürünlere ek vergi uygulamasının da başlıca nedenlerinden. Ancak ABD, Çin ile yaptığı ticaretten gerçekten zararlı mı çıkıyor? Bunun arkasında yatan gerçekler neler?

Çin Ticaret Bakanlığı Uluslararası Ticaret Temsilcisi ve Bakan Yardımcısı Fu Ziying, bugün başkent Beijing'de yaptığı konuşmada, ticaret açığının "çıkar açığı" ile aynı anlama gelmediğine işaret ederek, ABD'nin Çin ile yaptığı ticaretten zarar görüp görmediğinin yanıtını en iyi ABD'li işletmelerin ve tüketicilerin bildiklerini vurguladı. Aynı zamanda, muhasebe uzmanı olan Fu Ziying, Çin-ABD ikili ticaretine dair gerçeği bir cümleyle özetledi: "Çin-ABD ikili ticaretinden ABD'nin sağladığı çıkarlar, Çin'in çıkarlarının çok çok üstünde. Ticaret fazlası Çin tarafında görülse de çıkar fazlası ABD'dedir" şeklinde konuştu.

"Çıkar fazlası", ABD'nin Çin ile ticaretindeki gerçek durumu yansıtan ifade olmalı. Geçen 40 yılda Çin ve ABD ekonomileri, derinliğine kaynaşırken, iki ekonominin karşılıklı bağımlılığı arttı. İki ülke arasındaki ticaret hacmi şu an 700 milyar ABD Doları'na ulaştı. Çin'de faaliyet gösteren ABD'li işletmelerin Çin'de yaptığı satışlar 700 milyar doları, Çin'de elde ettikleri net kâr ise 50 milyar doları aştı.

ABD ve Çin, küresel sanayi zincirinin farklı aşamalarında bulunuyorlar. ABD, küresel değer zincirinin orta ve üst düzeyinde bulunurken, zincirin orta ve alt düzeyinde bulunan Çinli şirketler sadece işlem ücreti elde edebiliyorlar. ABD'li firmalar ise ürün tasarımı, parça tedariki ve pazarlama aşamaları gibi farklı süreçlerde yüksek kârlar kazanıyorlar.

ABD'de tasarlanan ve geliştirilen, parçaları Çin'de birleştirilen ve küresel piyasalarda satılan iPhone'ları örnek verirsek, Goldman Sachs tarafından bu yıl yayımlanan bir rapora göre, iPhone'ların tüm üretim ve montaj süreçleri ABD'ye transfer edilirse, üretim maliyeti yüzde 37 oranında artacak.

Tüketim durumuna bakıldığında ise çok sayıda ucuz ve kaliteli Çin malının ABD'li hanelere girdiğini biliyoruz. Çin malları, ABD'li tüketicilerin seçeneklerini zenginleştirmenin yanı sıra, günlük yaşam maliyetlerini de düşürerek, ülkedeki orta ve düşük gelirli grubun alım gücünü yükseltiyor.

ABD Ticaret Ulusal Komisyonu'nun verilerine göre, 2015 yılında Çin ile ABD arasında gerçekleştirilen ticaret, her Amerikalı ailenin bütçesine ortalama 850 dolarlık tasarruf olarak yansıdı.

Dev ve hızla büyüyen bir piyasa olan Çin'in, ABD ile yaptığı ekonomik ve ticari işbirliği Amerikan işletmelerine çok sayıda iş fırsatı da sağladı.

ABD-Çin Ulusal Ticaret Komitesi tarafından yayımlanan "2017 ABD'deki Eyaletlerin Çin'e İhracatı" raporunda, 2017'de ABD'li her çiftçinin Çin'e ortalama 10 bin dolardan fazla değerde ürün ihraç ettiği açıklandı.

Çin Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, Çin'de ortak sermayeli toplam 10 şirkete sahip General Motors'un Çin'deki üretimi dünya genelindeki toplam üretiminin yüzde 40'ını oluşturdu. Amerikan Qualcomm firmasının Çin'deki çip satışları ile patent lisanslarından sağladığı gelir ise toplam gelirinin yüzde 57'sine tekabül ediyor.

Yukarıda bahsedilen bu olgulara göre, Amerikalı işletmeler ve tüketicilerin Çin ile ticarette kayba uğradıklarını söylemek mümkün mü?

Serbest ticaretin özünde, bir tarafın satın almaya, bir tarafın ise satış yapmaya istekli olması yatar. ABD, Çin'den daha fazla ithalat yaptığı için doğal olarak daha fazla ticaret açığına sahip olacaktır. Ticaret açığının oluşumu "zorunlu alım ve satımlardan" değil; iki ülkenin ekonomik yapıları ile küresel sanayi zincirindeki iş bölümü ve istatistiksel farklılıklar gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanmaktadır.

Ticarette rekabet gücü, endüstriyel rekabetten kaynaklanmaktadır. ABD, otomobil, uçak, tarım ürünleri ve hizmet sektörü gibi avantajlı olduğu sektörlerde Çin karşısında daima büyük boyutta ticaret fazlası elde etmektedir. Örneğin, 2017 yılında Çin, ABD'den 13,1 milyar dolar değerinde otomobil ithal ederken, bu ülkeye 1,4 milyar dolarlık otomobil ihracatı yaptı.

Çin Devlet Konseyi Basın Ofisi tarafından dün yayımlanan "Çin-ABD Ticari Sürtüşmesine dair Gerçekler ve Çin'in Duruşu" başlığını taşıyan beyaz kitaba göre, 2017'de ABD'nin soya fasulyesi ihracatının yüzde 57'si, Boeing uçakları ihracatının yüzde 25'i, otomobil ihracatının yüzde 20'si, entegre devre sistemleri ihracatının yüzde 14'ü ve pamuk ihracatının yüzde 17'si Çin'e yapıldı.

ABD, Çin'le gerçekleştirdiği hizmet ticaretinde 54 milyar doların üzerinde ticaret fazlasına sahip olduğundan bahsetmekten ise sürekli kaçınıyor.

ABD Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan istatistiklere göre, 2016 yılına kadar Çin'in ana kesiminden ABD'ye seyahat eden Çinli turistlerin sayısı art arda 13 yıldır arttı. Bu 13 yıldan 12'sinde ise iki haneli artış görüldü.

Çin'in resmî istatistiklerine göre ABD, Çinli öğrencilerin en gözde ülkesi. 2017 yılında ABD'de öğrenim gören Çinli öğrencilerin sayısı 420 bine yaklaştı. ABD, bundan yaklaşık 18 milyar dolar gelir elde etti.

Çin'in fikri mülkiyet hakları için ABD'ye yaptığı ödeme, 2011 yılında 3,46 milyar dolar iken, bu miktar 2017 yılında ise 7,2 milyar dolara çıktı.

Aslında Çin ile ABD arasındaki ticarette dengesizlik yaşanmasına Washington'un Çin'e karşı uyguladığı sınırlamalar neden oldu. ABD'li kurumların yaptığı analizler de sivil amaçlı ileri teknoloji ürünlerine karşı sınırlamaların gevşetilmesi durumunda ABD ile Çin arasındaki ticaret açığının yüzde 35 civarında azalacağını ortaya koyuyor.

Olgular, Çin ile ABD arasında gerçekleştirilen ticarette genel olarak denge sağlandığını, hatta ABD'nin elde ettiği net çıkarların çok daha fazla olduğunu kanıtlıyor. Aynı zamanda, bu bilgilerden yola çıkarak, ticarette "çıkar fazlası"nı elde eden ABD'nin ortaya attığı "ABD'nin zarar gördüğü" iddialarının da inandırıcı olmadığı görülüyor.