Haber Analiz: Dostunu sırtından bıçaklayan ABD'ye güvenilebilir mi?

  2018-08-13 11:53:03  cri

(CRI Haber Merkezi)

ABD Başkanı Donald Trump, 10 Ağustos'ta Twitter hesabında paylaştığı mesajla, Türkiye'den çelik ve alüminyum ithalatında gümrük vergilerini iki katına çıkardıklarını duyurdu. Gümrük vergileri çelikte yüzde 50'ye, alüminyumda yüzde 20'ye yükseltildi.

ABD Maliye Bakanlığı da kısa süre önce Türkiye'nin adalet ve içişleri bakanlarına yaptırım kararı almış, iki bakanın ABD'deki mal varlıkları dondurulmuştu.

Uluslararası toplum bu gelişmeleri ilgi ve hayretle izliyor, geleneksel bir müttefikine bu şekilde davranan bir ABD yönetimi, diğer ülkelere nasıl davranır? Daha kritik soru şu: ABD halen uluslararası toplumun güvenilir ve sorumlu bir üyesi olarak kabul edilebilir mi?

'Müttefiklere güvenme çağı geride kaldı'

Elbette bunlar bir gecede oluşan şüpheler değil. Geçen yıl Sicilya adasındaki G7 grubu toplantısında Almanya Başbakanı Merkel, hayalkırıklıklarını çok açık ifade etmişti: "Müttefiklerinize tamamen güvenme çağı artık geride kaldı, son zirvede bunu daha derinden hissettim. Biz Avrupalılar bundan sonra kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz."

Yine yakın tarihte Kürtler de bu gerçeği tecrübe etti. 1970'li yıllarda Iraklı Kürtler, Bağdat yönetimine karşı isyana girişince, Washington'dan destek sözü almışlardı. Ancak ABD bu yardımlardan vazgeçti, çok sayıda Kürt hayatını kaybetti ve yaralandı.

"Önce ABD" politikasının, sorumluluklardan kaçma ve sözünden cayma anlamına geldiğini gördük. 12 ülkenin uzun yıllar süren çabasıyla varılan Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) Trump'ın göreve başlamasından dört gün sonra geçersiz kabul edildi. ABD TPP'den çekildi. Bunu iklim değişikliğiyle ilgili Paris Anlaşması ve İran nükleer anlaşması izledi. ABD, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve BM İnsan Hakları Konseyi'nden de ayrıldı. Aynı ABD yönetimi, Çin'le ticaret savaşına son vermek için müzakere süreci başlattı ve çok geçmeden Çin mallarına yeni ek vergiler koydu...

ABD, ticaret konusunda, Dünya Ticaret Örgütü başta olmak üzere, çok taraflı ticaret sisteminden kaçarak tek taraflı adımlar atıyor, kendi yasaları uyarınca ticaret ortaklarından ithal ettiği mallara cezalandırıcı amaçlar taşıyan gümrük vergileri uyguluyor. Avrupa Birliği, Kanada, Meksika, Rusya, Çin, Türkiye ve Hindistan dahil ABD'nin müttefikleri ve önemli ticaret ortakları bu uygulamalardan çeşitli ölçeklerde nasibini aldı.

Dünyanın tek süper gücü olan ABD, diğer ülkelerin güvenliğini hiçe sayarak kendisi için mutlak bir güvenlik ortamı yaratmayı amaçlıyor. 2019 mâli yılı savunma bütçesi 717 milyar doları bulan ABD'ye, bu konuda arkasında yer alan ondan fazla ülkenin savunma bütçesi yetişemiyor. Yine de böylesine dev bir savunma bütçesi dahi, Trump yönetiminin kendisini güvende hissetmesine olanak vermiyor.

ABD'nin güvenlik kaygıları yaşadığımız dünyayla da sınırlı değil; ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, kısa süre önce yaptığı açıklamada, 2020 yılında "uzay ordusu" kurmak için Kongre'nin 8 milyar dolar ek destek sağlamasını istedi. Böylece uzay ortamının militarize edilmesi süreci de kapıda görünüyor... ABD'nin ilk adımının ardından, diğer ülkeler de kendi güvenliklerini korumak adına bu askeri yarışa girmek zorunda kalacak.

ABD'nin dostu olmak...

Uzun lafın kısası, Ortadoğu siyasetinde şöyle bir söz vardır: "ABD'nin düşmanı olmak korkunçtur, dostu olmak çok daha korkunç!"

Türkiye, karşılaştığı mevcut baskılar karşısında, başka seçeneklere sahip. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu açıkça duyurdu ve Rusya, İran ve Avrupa ülkeleriyle işbirliğine işaret etti. Son yıllarda müttefikleri tarafından hakları ihlal edilen Türkiye, gelecekte ne yapacağını planlamaya çoktan başladı.