Haber Analiz-"ABD-Avrupa ilişkilerindeki yaralar Trump yönetiminde iyileşmez"

  2018-08-03 16:59:59  cri

Xing Hua-Çin Uluslararası Sorunları Araştırma Enstitüsü

ABD ile Avrupa, İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden bu yana ittifak halinde olsalar da aralarındaki mücadele hiç bitmedi.

2017'de başkan seçilen Trump'ın, Avrupa'ya karşı hor görme ve ezme girişimleri, ABD ve Avrupa arasındaki çatlağın sürekli genişlemesine neden oldu. İki taraf arasında imzalanan ticaret işbirliği anlaşması da ilişkilerin kötüye gitmesini engelleyemiyor.

Avrupa, soğuk savaş döneminde ABD'nin güvencesiyle Batılı ittifakın küçük ortağı haline geldi. Batı Avrupa'daki 6 ülke, 1950'li yılların sonunda ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki mücadelenin yanında ekonomik alanda kendilerine bağımsız bir alan açmak amacıyla Avrupa entegrasyon eylemini başlattı.

Ancak Avrupa Ekonomik Topluluğu, kurulduğu ilk dönemlerde uluslararası konularda kendine özgü bir rol oynayamadı.

Avrupa entegresyonu soğuk savaşın bitiminden sonra Batı Avrupa Ekonomik Topluluğu'ndan Avrupa Birliği'ne (AB) dönüştü. Böylece AB'nin etkisi, gerek siyasette gerekse ekonomide küresel çapta büyük ölçüde yükseldi ve ABD ile aynı seviyeye yükseldi. Bunun en açık belirtileri de şunlardır:

1. AB, "Son derece küreselleşmiş ama derin bölünmüş bir dünyada" küresel yönetişimin "çekirdeği ve örneği" olmak istediğini açıkladı. Birçok uluslararası sorun üzerinde AB, çok taraflılık anlayışı sergileyerek, ABD'ye "hayır" diyebildi. Mesela 2003 yılında Fransa ve Almanya, ABD'nin başlattığı Irak Savaşı'na karşı çıktı.

2. AB, NATO'dan yeni durumlara uygun reformlar yaparak, Avrupa'nın söz hakkını yükseltmesi ve Rusya'ya karşı çıkarken, Avrupa'nın güvenliğini de kontrol altına almasını istedi. Bu çerçevede AB, NATO'nun Ukrayna ve Gürcistan'ı örgüte almasına karşı çıkarak, AB Güvenlik Stratejisi'ni belirledi.

3. ABD ve Avrupa arasındaki serbest ticaret bölgesi görüşmelerinde ilerleme kaydedilemedi ve taraflar arasındaki çıkar mücadelesi hiç son bulmadı.

Trump politikaları çatlağı genişletiyor

Trump'ın politikası, ABD-Avrupa ilişkilerinin kötüleşmesine yol açtı.

Tek taraflılık uygulayan Trump, ABD'nin kısa vadeli çıkarları ve dar bakışlarından hareket ederek, uluslararası işbirliğinin normal düzenini bozmaya kalkıştı. ABD ile Avrupa arasındaki hem rekabet, hem de yakınlaşma ilişkilerini de değiştirdi. Bu durum, Trump'ın yeni Avrupa düşüncesine yansıdı.

Trump, öncelikle Avrupa'nın bütünlüğünü engelliyor. Avrupalı ülkelerini AB'den uzaklaşması ve hatta AB'den ayrılması yönünde kışkırtıyor.

İkinci olarak, NATO müttefiklerini askeri harcamalarını artırmaya zorluyor. Trump, Avrupa ve ABD arasındaki ekonomik ve ticari dengesizlikten yakındı ve karşılık istedi. Bu koşulda 6 ay boyunca Trump'ın kötü tavırlarına maruz kalan AB ve üye ülkeleri, hem hayal kırıklığına uğradı hem de çok kızdı.

Trump, "ABD'ye güvenilmez" imajı doğmasına neden oldu. Avrupalı ülkeler, Avrupalı müttefiklerini "borç ödemeyen ve dürüst olmayan iş adamı" olarak nitelendiren ABD'ye büyük tepki gösteriyor.

Diğer yandan da Trump'ın Avrupa'yı ABD'nin düşmanı olarak tanımlamasının ardından, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile Trump arasında yayınlanan ekonomik işbirliği bildirisi de, sadece "iyi niyet" belirtmekle sınırlı kaldı ve ikili ilişkilerin temelinin sallanmasının da önüne geçemedi.

AB tarafı, bildirinin ne iki taraf arasındaki mevcut ticari anlaşmazlıkları ortadan kaldırabileceğini, ne de gelecekteki sorunların çözümü için güvenilir bir planı önerebileceğini kaydetti.

Daha da önemli olan ise, Trump'ın istediğini yapması ve fikrini kolayca değiştirmesi. Trump'ın uyguladığı dış politikalar, onun kişiliğini gösteriyor.

Güvenlik, küresel yönetişim ve ekonomik kontrol hakkı açılarından ABD ile Avrupa arasında yaşanan anlaşmazlık, iki tarafın en derin yarası ve bu yara Trump'ın yönetimi altında iyileştirilemez.