Haber Analiz-Hegemonyacı anlayış ABD-Rusya ilişkilerindeki en büyük engel

  2018-07-17 21:34:35  cri

CRI Haber Merkezi

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün, Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de birkaç saat süren bir görüşme yaptı. Basına kapalı gerçekleşen görüşmeden sonra yapılan açıklamada, görüşmenin "yapıcı" olduğu bildirildi.

Çatışmalar kimsenin çıkarlarına uygun değil

ABD'de devam eden Rusya soruşturmalarının etkileri, görüşmeden iki gün önce aniden genişletildi. Birleşik Devletler Adalet Bakanlığı, 12 Rus istihbarat görevlisi hakkında dava açarak, onları 2016 yılında yapılan başkanlık seçiminden önce Demokrat Parti'nin siber sistemini ihlal etmekle suçladı. Birçok Amerikan yetkili de, bu nedenden ötürü Trump-Putin görüşmesine şiddetle karşı çıktı. Trump buna rağmen, Finlandiya topraklarına ayak bastı.

Trump'ın kararlılığı arkasında iki neden yatıyor:

-Bu yılın Kasım ayında yapılacak seçim için uygun bir kamuoyu yaratmak;

-Putin aracılığıyla NATO ülkelerine askeri harcamalar konusunda baskı yapmak.

Putin'e göre, Trump'la yaptığı görüşme, sonucu ne olursa olsun, Rusya'nın diplomatik alanda attığı önemli bir adım niteliği taşıyor.

İki ülke liderlerinin, Ukrayna krizinden dolayı Rusya ile Batılı ülkeler arasındaki ilişkilerin donma noktasına geldiği bir zeminde görüşmesi, bu durgunluğu çözmek için değerli bir deneme olarak düşünülebilir.

Mayıs ayında Rusya Devlet Başkanlığı'na tekrar seçilen Putin, Rusya'yı 2024 yılından önce dünyadaki en büyük beş ekonomi arasına sokma vaadinde bulunmuştu.

Rusya ile Batılı ülkeler arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi ve bundan dolayı Batılı ülkelerin Rusya'ya yönelik yatırımları azaltması, Putin'in vaatlerini doğrudan etkileyecek. Dolayısıyla Putin'in görüşmeye büyük önem vermesi ve büyük beklenti beslemesi gayet anlaşılabilir bir konu.

Trump-Putin görüşmesi ikili ilişkileri düzeltebilir mi?

Görüşmenin ardından yapılan açıklamada, görüşmede esas olarak Rusya soruşturmaları, Kore Yarımadası nükleer sorunu, terörle mücadele, nükleer silahların kontrolü, ticaret ve yatırım işbirliği ile İran ve Suriye sorunları gibi konuların ele alındığı ifade edildi.

Demek ki, Kırım sorunu hariç ikili ilişkilerdeki kritik sorunların hemen hemen hepsi görüşmede gündeme geldi.

Ne var ki, Rusya ile ABD arasındaki ilişkiler çok karmaşık. Öne çıkan anlaşmazlıklar da "çıkar" ve "değer" çatışmaları olarak iki başlık altında değerlendirilebilir. Çıkar çatışmaları müzakere yoluyla çözülebilirken, değer çatışmalarının ise kısa süre içinde çözülmesi zor.

Suriye sorununda ABD ile Rusya'nın tutumları ve çıkarları arasında doğrudan çelişkiler bulunuyor. Fakat iki tarafın görüşme yoluyla anlaşmazlıkları azaltma imkanı söz konusu. Özellikle şu an Beşar Esad rejiminin güçlenmesiyle birlikte, Trump'ın Esad rejiminin meşruiyetini tanıma zorunluluğu olacak. Böylece ABD, Esad rejimini devirmekten vazgeçerek, Rusya'nın aracılığıyla İran'ın Suriye'deki askeri varlığının azaltılması için çalışabilecek.

Ukrayna konusunda ise, Rusya için Kırım bölgesinin ilhakı halkın isteğine uyan bir adım ve kendi çıkarlarını korumak amacıyla kurulan son bir "savunma hattı".

ABD ise, Rusya'nın Kırım bölgesine başlattığı harekatı bir tür "saldırgan" harekat olarak görüyor. Bu harekatın tüm Avrupa'nın güvenliği için ciddi tehdit oluşturduğunu iddia ediyor. Bu konuda iki taraf da taviz verecek gibi görünmüyor.

Aslında iki ülke arasındaki güvensizlik, uzun zamandır ikili ilişkileri yönlendiren bir faktör. Bu güvensizlik, soğuk savaş döneminden kaynaklanıyor ve soğuk savaşın ardından tam olarak kaybolmadı.

ABD yönetimlerinin Rusya'nın stratejik varlığını kısıtlama politikası soğuk savaş sonrasında da değişmedi. Aksine, ABD'nin birçok kere NATO'nun sınırını doğuya doğru genişletmesiyle, Putin'in ABD'ye ve NATO'ya karşı tutumu da değişmeye başladı.

Rusya, daha önce G8'in resmî üyesiyken ve NATO ile işbirliğini geliştirmek için çaba harcarken, bugünlerde Batılı ülkelerden yavaş yavaş uzaklaşıyor.

Uluslararası düzen konusunda da, Rusya dünyanın çok kutuplu gelişimine destek verirken, ABD ise hegemonyacı anlayıştan vazgeçmek istemiyor.

Ekonomi alanında ise, Rusya, serbest ticareti ve çok taraflılığı savunurken, ABD ticari çatışmalar yaratarak, korumacılık ve tek taraflılık yolunda yürümeye devam ediyor.

ABD-Rusya ilişkilerinin düzelmesi için Ukrayna, Suriye ve İran gibi önemli uluslararası sorunların aşılması gerekiyor. Ayrıca, ABD'de Rusya ile ilişkilere yönelik yaklaşımlar arasında da bir fikir birliği oluşturulması lazım.

Trump-Putin arasında ne kadar görüşme yapılırsa yapılsın, ABD'nin hegemonyacı anlayışı ve tek taraflılığı sürdürmesi durumunda ikili ilişkilerin düzelmesi zor bir ihtimal.