Xi Jinping, kendisini daima bir Yan'anlı olarak görüyor

  2018-07-01 15:42:33  cri

Dönemin ÇKP Zhejiang Eyaleti Komitesi Sekreterliği görevini yürüten Xi Jinping, 14 Ağustos 2004 günü Yan'an Radyo ve Televizyonu'na bir mülakat verdi.

"Kendinizi gerçek bir Yan'anlı olarak görüyor musunuz?" sorusuna verdiği cevapta Xi hiç tereddüt etmeden "Kendimi gerçekten bir Yan'anlı olarak görüyorum. Çünkü burası hayatımın başlangıç noktalarından biri. Benim birçok düşüncem ve sahip olduğum birçok özelliğim Yang'an'da oluştu. Bu nedenle doğal olarak kendimi bir Yan'anlı olarak görüyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Mao Zedong 22 Aralık 1968'de "Aydın gençlerin köylere giderek, köylülerden eğitim alması çok önemli." şeklinde bir çağrıda bulunmuştu.

Bu çağrı üzerine ülkedeki 17 milyon genç öğrenci, kentlerden ayrılıp kırsal bölgelere giderek, kalplerine kazınacak bir sürece başladılar.

Genç Xi Jinping de, bu göç ordusunun bir neferi olarak başkent Beijing'den yola çıktı ve Çin devriminin beşiği Yan'an'a gitti.

Beijing Tren İstasyonu'ndan, 13 Ocak 1969'ta "Zhiqing (Aydın Gençler) Seferi" ile yola çıkan Xi Jinping, daha sonra bir kamyona binerek üç günlük bir yolculuğun ardından Yan'an'ın Yanchuan ilçesindeki Wenanyi komününe ulaştı.

Xi dahil 15 aydın genç buradan Liangjiahe köyüne gönderildi. Xi, bu gençler arasında yaşı en küçük olandı.

Dönemin ÇKP Liangjiahe Köyü Komitesi Sekreteri Liang Yuming, Xi Jinping'in getirdiği iki valizden birinin kitap dolu olduğunu çok iyi hatırlıyor.

Genç Xi'nin uzun boylu, zayıf ve temiz yüzlü oluşu köy halkının hemen dikkatini çekti.

Liangjiahe köyünde 60'ın üzerinde hane ve 200'den fazla sakin bulunuyordu.

Köyün ortasından küçük bir nehir geçiyordu. Köylüler de nehrin iki yakasına yapılan mağara evlerde yaşıyordu.

15 genç burada, ilk etapta geçici olarak köyün Komünist Gençlik Grubu Sekreteri Zhang Qinyue'nin mağara evlerinden birine yerleştirildi ve köy yaşamına başladı.

Köylüler, başkentten gelen bu gençlere bakarken, gençler de köylüleri izliyordu. Bu bakışmalar, kent ve köy arasındaki bakışmaları yansıtıyordu aslında ve kalbinde görev duygusu taşıyan aydın gençler ile toplumun en alt seviyesinde yaşayanlar arasındaki bakışmalardı.

Yan'anlılar, 1969 yılının Bahar Bayramı öncesinde köydeki gençleri ağırlamak için bir ziyafet düzenlediler.

Sofradaki dört büyük kâse içinde, et, tavuk, köfte ve kaburga vardı. Bunların yanında bir de pirinç rakısı bulunuyordu. Kıtlık döneminde verilen böyle bir ziyafet gençleri çok şaşırtmıştı.

Kısa süren bir sevinçten sonra Liangjiahe gerçekleri ortaya çıktı. Bayramın 15. gününden sonra köylülerden kimileri kapılarını kilitleyip gitmeye başladı. Köylüler her yıl o dönemde, anlaşmış gibi evlerinden ayrılıp dilenmeye gidiyorlardı.

Xi 2004 yılında Yan'an Radyo ve Televizyonu'na verdiği özel mülakatta, köylülerin arasında o zaman kendisinin köpeğe ekmek yedirmesiyle ilgili bir dedikodu dolaştığını söyledi.

O zamana kadar hiç ekmek görmeyen ve ekmeğin ne olduğunu o zaman Xi'den öğrenen köylüler, onun çantasını temizlediği sırada Beijing'den gelirken yarısını yediği ekmeğinin son kalan küflü kısmını köpeğe verdiğini görünce çok şaşırdılar.

Köylüler, kentten gelen gençlerin tahılın değerini bilmediğini düşünmeye başladılar ve bu dedikodu bütün ilçeye yayıldı.

"Sarı Toprağın Oğluyum" adlı yazıda Xi Jinping, Liangjiahe'deki yaşamını şöyle hatırlatıyor:

"Zhiqing (Aydın Gençler) olarak dağ ve köy bölgelerine gittiğimde çok gençtim. Uzun vadeli düşünemiyordum ve dolayısıyla dayanışmaya da önem vermemiştim. Diğerleri çalışmak için her gün dağa gidiyordu. Ben ise istediğimi yapıyordum. Bu nedenle köy halkında benim bıraktığım izlenim biraz kötüydü."

Babası Xi Zhongxun, daima Xi Jinping'e "dayanışma bilinci" aşılamak için çabaladı.

Xi, Sarı Toprağın Oğluyum'da babasını, "O, bizim çocukluktan itibaren dayanışma bilincine önem vermemizi istedi. 'Başkalarıyla birlikte yaşıyorsunuz, dolayısıyla her şeyin merkezinde siz olamazsınız ve kendi çıkarlarınıza öncelik vermeniz doğru olmaz' diyordu." şeklinde anlatıyor.

Böyle bir dayanışma bilinci ile köylülerin arasına karışabilmek için çalışan Xi, sonunda bunu başarabildi. İnsanları bir araya getirebilme özelliği, onun liderlik vasıfları arasında en öne çıkanlardan biri.

Xi, aniden bambaşka biri olmuş gibi, Beijing'den gelen o çocukla köydeki çocuklar arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmaya çalıştı.

Xi için Liangjiahe'de katlanılması en zor şey pirelerdi. Pire sokmaları yüzünden cildinde yaralar oluşuyordu. Cildi kızarıyor ve şişiyor, kaşıyınca da daha çok kaşınıyordu.

Xi, ilk dönemlerde pire sorununa çare bulmaya çalıştı. Fakat iki yıl sonra buna alışmaya başlamıştı, pireler artık uyumasına engel olmuyordu.

Xi, köydeki arkadaşlarının gözünde bilgili, cana yakın ve iyi huyluydu. Düşünceleri ne radikal, ne de muhafazakardı.

Artık üstünde "kent kokusu" hissedilmeyen Xi, köydeki gençlerle hemen dost olmaya başlamıştı. Kendi ayakkabılarını yoksul arkadaşlarına hediye ediyor, onlarla vakit geçirebilmek için gençlerin saçlarını traş ediyor, bazen de onlara yüzme öğretiyordu.

Köydeki arkadaşları, bu Beijingli çocuğu kolayca aralarına kabul etti. Xi, aynı zamanda arkadaşlarına köyün dışındaki dünyayı anlatan ve gösteren bir "göz" oldu.