Çin neden güvenli bir ülke?

  2018-02-09 11:37:12  cri

Geçtiğimiz günlerde Çin'de toplumdaki kötü güçlere darbe indirmeyi amaçlayan yeni bir özel operasyon gerçekleştirildi.

Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi ve Devlet Konseyi tarafından ortak yapılan duyuruda, söz konusu operasyonun ÇKP tarafından toplum istikrarı ve devlet güvenliği için alınan önemli bir karar olduğuna işaret edildi.

Özel operasyon, ÇKP'nin iktidar parti olarak Çin halkına istikrarlı, düzenli ve güvenli bir yaşam ortamı yaratmaya çalıştığını gösteriyor. Ancak böyle bir ortamın sağlanması pek kolay değil.

Öncelikle, geniş topraklara ve büyük bir nüfusa sahip Çin'in toplum yapısında, ekonominin de hızla gelişmesiyle birlikte, son yıllarda büyük çaplı değişiklikler yaşanıyor. İkinci olarak, dünyadaki istikrarsızlık ve çevresindeki karışıklıkların getirdiği belirsizlikler, Çin'in sosyal yönetişimi için büyük tehdit oluşturuyor.

Verilere göre, 2017 yılında Çin'de meydana gelen şiddet suçları, 2012 yılına göre yüzde 51,8 oranında düştü. Halkın asayişten duyduğu memnuniyet oranı ise yüzde 95,55'e yükseldi. Cinayet işlenme oranı en düşük ülkelerden biri olan Çin, dünyada en güvenli ülkelerden biri olarak kabul edildi.

Dikkat edilmesi gereken nokta, böyle bir başarının düşük maliyetle elde edilmesidir. Birleşmiş Milletler'den elde edilen bilgiye göre, dünyada her 100 bin kişiye ortalama 300 polis düşüyor. Ancak Çin'de bu rakam sadece 140 ve dünya ortalamasından daha düşük. O halde Çin'de bu az sayıdaki polis-sivil eşleşme oranıyla, asayişte bu başarı nasıl sağlandı?

Diğer ülkelerin çoğundan farklı olarak, Çin'de sosyal güvenlik sadece adalet kurumlarını güçlendirerek değil, aynı zamanda halk gücüne dayanan bir sistemle sağlanıyor.

1952 yılında, Çin hükümeti çıkardığı yeni yönetmelikler ile çeşitli kademedeki yönetim ve kamu güvenliği kuruluşlarının, halk gücünü de dahil ederek, suç işlenmesini önlemek gibi görevlerini yerine getirmelerini güvence altına aldı. Böylece Batılı ülkelerde 1970-1980 yıllarında ileri sürülen "emniyet sisteminde halk desteği" gibi düşünceleri Çin, 30 yıl daha erken uygulamaya başladı.

Çin'de reform ve dışa açılma politikasının uygulanmasıyla birlikte, toplum yapısında her açıdan değişiklik yaşanıyor, nüfus günden güne artıyor.

Bu değişiklikler karşısında ÇKP, tarihsel deneyimler temelinde ve Batılı modern toplumsal yönetişim teorilerinden faydalanarak, Çin'e özgü toplumsal yönetişim anlayışını oluşturmakla kalmayıp, sistemini sürekli yeniliyor.

Her zaman halk gücüne önem veren ve halkın çıkarlarını öne çıkaran ÇKP, bu kadar az polis-sivil oranıyla, Çin'in dünyada cinayet oranı en düşük ülkeler listesine girmesini başardı. Çin'in toplumsal yönetişim modeli, dünyadaki diğer ülkelere örnek olmasının yanı sıra, dünya barışı ve istikrarının korunmasına da büyük katkıda bulundu.