Kırgızların Halk kültürü

  2017-12-03 20:21:34  cri

Çin'deki Kırgız etnik grubuna He'erkezi denir. Kırgızların ataları, M.Ö. 3. yüzyılda, Hunların yönetimi altında, Yenisey ırmağının geçtiği bölgelerde oturdu ve çobanlıkla geçindi; bir bölümü de zamanla güneybatıya göç etti ve Türklerle Uygurların yönetimi altında yaşadı.

Çin'in Tang Hanedanı merkez hükümeti, 648 yılında Kırgızların bulunduğu bölgede Jiankun İdari Amirliği'ni kurdu. 840 yılında bölgede Kırgız Hanlığı kuruldu. Kırgızlar, M.S. 10. yüzyıl ve M.S.18. yüzyıl arasında geçen dönemde, sırayla Karahanlılar Devleti, Liao Devleti, Batı Liao Devleti ve Çağatay Hanlığı'nın hükümdarlığı altında yaşadı.

Kırgızların yerleşim bölgeleri bütün bu gelişmelere paralel olarak güneybatıya kayarak Çin'in Ming Hanedanı'nın sonlarıyla Qing Hanedanı'nın başlarında, Cungar Kabilesi'nin bir parçası haline geldi. Daha sonra, vatana ihanet eden Cungar Kabilesi, savaşta Qing Hanedanı merkez hükümeti tarafından püskürtüldü. Bu gelişmenin ardından, Kokand Beyliği'ne bağlı bazı Kırgızlar Qing Hanedanı'nın yönetimini kabul etti. M.S. 19. yüzyılın ortalarında Çarlık Rusyası, ülkenin doğusundaki Çin topraklarını işgal etmeye çalıştı ve çok sayıda Kırgızın yönetim hakkını zorla elde etti.

2010 yılında yapılan istatistiklere göre, Çin'de yaşayan Kırgız etnik grubuna mensup yurttaşların sayısı, 190 bine ulaştı. Kırgız yurttaşların çoğu Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'ne bağlı Kızılsu Kırgız Özerk İli'nde yaşıyor. Xinjiang'ın genelinde dağınık şekilde Kırgızlara ait başka küçük ölçekli yerleşim merkezleri de bulunuyor. Xinjinag'ın güneyinde Hotan, Pishan, Shache, Yenisar, Taşkurgan, Shufu, Ushi, Aksu, Wensu ve Bancheng, Xinjiang'ın kuzeyinde ise Zhaosu, Tekesi, Gongliu, Taçen ve Emin ilçelerinde az sayıda Kırgız oturuyor. Çin'in kuzeydoğusunda Helongjiang eyaletine bağlı Fuyu ilçesinin Wujiazi köyünde de 100'ü aşkın Kırgız ailesi yaşıyor. Bunlar, M.S. 18. yüzyılın ortalarında, Qing Hanedanı tarafından Xinjiang'dan buraya göç ettirildi.

Kırgızlar, göçebe bir yaşam sürer. Kırgızların en çok besledikleri hayvan koyun ve attır. Bunların yanı sıra sığır ve deve de beslerler. Pamir Yaylası çevresindeki bozkırlarda hayvancılıkla geçinen Kırgızlar ise yak beslerler. Kırgızların yerleşim bölgelerinden tarla sürme ve et tüketimi için beslenen hayvanların yanı sıra, koyun, keçi, ve deve yünü, işkembe ve çeşitli hayvan postları gibi ürünler bölge dışına satılır.

Çin'deki Kırgızlar günümüzde göçebelikten yerleşik hayata veya yarı yerleşik hayata dönüyorlar. Kırgız geleneğinde ticaret pek yoktur, ancak toplumun hızla gelişmesiyle birlikte durum değişti. Eskiden pazarlık etmekten bile çekinen Kırgızlar, artık ticari hayata giderek artan ölçüde dahil oluyorlar. Kırgızlar, at sütü, peynir, sülün ve yabani keçi gibi hayvan ürünleri ve el sanat ürünleri ticareti yapıyorlar.

Kıyafet Kültürü

Kırgızların kıyafet ve takı kültürü uzun geçmişe dayanır. Küpe ve yüzük gibi özgün Kırgız takıları, altın, gümüş ve kızıl bakırdan yapılır. Bakırdan yaptıkları çaydanlık, tencere, kılıç, bıçak, düğme ve çan gibi eşyaları da ünlüdür. Son derece ince işçilikle yapılan bakır eşyalar dayanıklı ve sağlamdır.

Kırgız halısı keçeden yapılır. Dayanıklı ve renkli bu halılar güzel motifleriyle son derece göz alıcıdır. Halılarda bıçak, mızrak ve kılıç gibi antik silahlarla dağ, akarsu, bulut ve kartal gibi çeşitli motifler vardır Kırgızların, geleneksel iç dekorasyon eşyalarından biri perdedir. Uzun tarihe dayanan perdeler ince işçilikle yapılır ve iç dekorasyona geometrik bir biçim verir.

Hayvancılıkla geçinen ve yakın zamana kadar göçebe hayat süren Kırgızlar, tepeden tırnağa deri giyerler. Kırgızların deri eşyaları arasında ceket, şapka, ayakkabı, çorap, eldiven ve kemer yer alır. Torbalar koyun postundan, su kovası deve derisinden yapılır. Çanak gibi çeşitli günlük eşyalar da deriden yapılır. Ahşaptan yapılan eşyalar Kırgızların yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Mobilya, mutfak eşyaları, çalgı, at binme gereçleriyle at arabası yapımında çam, kızıl söğüt ve ağaç kökü gibi malzemeler kullanılır. Bunun yanı sıra, Kırgızların oturdukları keçe çadırların parmaklıkları, kapılar, kapı direkleri de ahşaptandır, üzerlerinde de çok sayıda geometrik motif bulunur.

Giyim geleneklerine gelince, Kırgızların giydiği şapkalar ilgi çekici özellikler taşır. Şapkaların terekesi, siyah bir dokuma veya yün kumaşla kaplıdır. Şapkanın terekesi yukarıya kıvrılır. Bu tip şapkalar, terekesi açılan ve açılmayan olmak üzere iki çeşide ayrılır. Ayrıca şapkaların bazılarının tepesi yuvarlak, bazılarının ise dikdörtgen olur. Bazılarının tepesinde boncuk ve püskül gibi süsler bulunur. Kırgızlar kış günlerinde genellikle tilki veya kuzu postundan yapılan şapka takarlar. Erkek Kırgızlar içlerine genellikle beyaz renkli ve çiçek desenli bisiklet yaka gömlek, dışlarına ise koyun postundan ya da siyah veya mavi pamuktan yapılan cüppe giyerler. Erkekler, deri kemer veya çiçek desenli dokumadan yapılan kemer takar. Yaşlı Kırgızlar, kış günlerinde deriden yapılan pantolon, ayaklarına keçe çizme veya kendi elleriyle yaptıkları hafif ve kolayca giyilebilen bir tür deri ayakkabı giyerler. Bu tür ayakkabılar, küçük bir kayığı andırır. Yaşlı Kırgızlar kış günlerinde genellikle yün çorap giyerler.

Bekar Kırgız kızlar kırmızı renkli, yuvarlak tepeli, kadifeden yapılan küçük şapka veya susamuru postundan yapılan, püskül, tüy ve boncuklarla kaplı, yuvarlak tepeli büyük şapkalar takarlar. Kızlar, pli veya plisiz uzun etekler giyerler. Eteklerin dışına kadifeden yapılan renkli bir yelek giyerler. Terekesi ipek iplikle dokunmuş çeşitli desenler bulunan yelek, gümüş düğme ve bakır paralarla kaplanır. Kızlar parlak deri çizme giyerler. Evli kadın Kırgızlar, kırmızı ve yeşil başörtü, kırmızı, yeşil ve mor ceket ile kırmızı etek giymeyi tercih eder. Kızlar küpe, kolye ve yüzük gibi takılar takarlar.

Yemek ve Barınma Gelenekleri

Kırgızların yemek gelenekleri sürdürdükleri tam veya yarı göçebe hayatına sıkı şekilde bağlıdır. Kırgızlar, günlük yaşamlarında en çok et ve sütlü ürünleri tüketirler. Et ve sütlü ürünlere ek olarak da buğday, Tibet arpası ve sebze de yenir. Kırgızlar, yaz ve sonbahar günlerinde taze süt, peynir ve tereyağı ile et ve undan yapılan yemekleri, kış ve ilkbahar günlerinde ise et, peynir ve tereyağı ile undan yapılan yemekleri yerler. Sütlü çay, at etiyle at bağırsaklarından yapılan yemekler ise Kırgızların dört mevsimde en sevdikleri yemekler arasındadır. Bunun yanı sıra, at sütü Kırgızların konukları ağırlamak için sofraya getirdikleri en değerli içki olarak kabul edilir.

Barınma geleneklerine gelince, Kırgızlar beyaz renkli keçeden yapılan çadırlarda oturmayı tercih ederler. Kırgızca'da "boziwuyi" denen bu tür çadırların beyaz olması, beyaza verdikleri önemi gösterir. Kırgızlar, kış günlerini geçirdikleri bozkırlarda ahşap ev inşa ederler. Evlerin iç duvarları, hafif işlenmiş büyük çam odunlarının yığılmasıyla kurulur. Bu evler kare veya dikdörtgen şeklindedir. Tarım ve yarı tarım ile geçinen ve yarı göçebe-yarı tarım yaşamı süren Kırgızlar ise topraktan yapılan evlerde otururlar. Duvarları kalın ve sağlam olan bu evler, kış günlerinde sıcak, yaz günlerinde ise serin olur.

Günlük Yaşam Gelenekleri

Kırgızlar, çocuk doğurmaya "turret" derler. Kırgızlar, hamile kadınlar doğururken, aile nüfusundaki artışı kutlamak için tören düzenler. Törenlerin katılımcıları arasında genellikle deneyimli yaşlı kadınlar, kalabalık ailelerin kadınları ve ebeler bulunur. Bebek dünyaya geldiğinde, ebe bebeğin göbek bağını keser, bebeği yıkar ve kızıl dokumaya sarar. Daha sonra oda dışarısında bekleyen erkeklere müjde verilir. Müjdeyi duyan bebeğin büyükbabası ve babası, ata binerek komşularıyla yakın dostları ve akrabalarına haber vermek için yola düşerler. Öte yandan, kapıya kızıl dokuma asılır. Bu dokuma erkeklerin içeriye serbestçe girmesinin yasak olduğu anlamına gelir.

Beşik Töreni, Kırgızların önemli geleneklerinden biridir. Bu tören, genellikle çocuğun doğmasının 7. veya 9. gününde yapılır. Törende öncelikle bebeğin büyükannesi veya annesi yıkanmış ve yepyeni giysiler içindeki bebeği konuklara gösterir. Bir yaşlı kadın tüm konuklar adına kutlama konuşması yapar. Daha sonra bebek konukların önünde içi düzenli şekilde döşenmiş beşiğe konur. Yaşlı kadın bebeğin yüksek sesle ağlamasını sağlamak için burnunu hafifçe sıkar. Bu hareket, bebeğin sağlıklı olduğunu göstermeyi amaçlar.

Kırgızlar, bebek bir aylık olduktan sonra da tören düzenler. Tören, bebeğin doğumunun 40. gününde yapılır. Törende, bebeğin doğduktan hemen sonra giydiği elbiseler çıkarılır ve bebeğe çiçek desenli 40 parça dokumadan oluşan elbise giydirilir. Daha sonra, önce bir altın bilezik veya yüzük su dolu bir ahşap leğene, daha sonra da bebek o leğene konur. Bebeğin yıkanması tamamlandığında, odanın tam ortasında bulunan sofrada koyun yağından yapılmış 40 mum yakılır. Bebek de mum alevleri üstünde 40 kez sallanır. Konuklar bu sırada, 40 peyniri yeni bir çanağa doldurur, daha sonra da bu çanağı bebeğin önüne koyarlar. Törenin bitiminde leğene suyu ilk koyan kadın bebeğin doğduğunda kapıya asılan kızıl dokumayı ve tüyleri indirir.

Kırgızlar arasında bir yaşını dolduran bebek için de tören düzenleme geleneği vardır. 12 çocuk konuğun davet edildiği törende, koyun veya tay etinden yapılan yemekler ikram edilir. Törende öncelikle sofraya yemekler konur, konukların oturmaları tamamlandığında, ev sahibi sofranın ortasında bir mum yakar ve bebeğin mumu üfleyerek söndürmesini ister. Daha sonra ev sahibi bebeğe 12 kaşık dana sütü verir. Bu hareket, bebeğin yaşamında 12 ayın geçtiğini simgeler. Ziyafetin başlamasıyla birlikte, 12 çocuk konuğun her biri bebeğe bir parça peynir ve bir hediye verir. Törene katılan yaşlılar ise tepside bulunan etlerden 12 parça keser ve bebeğe yedirir. Ziyafetin bitmesinin ardından çocuklar çeşitli oyunlar oynarlar.

Beş veya yedi yaşını dolduran Kırgız kız çocuklar için de kulağa küpe deliği açma töreni düzenlenir. Törene yalnızca kadınlarla kız çocukların katılır. Öte yandan, beş veya yedi yaşını dolduran Kırgız erkek çocuklar için sünnet töreni yapılır. Sünnet, Kırgız erkeklerin yaşamında evlilikten sonraki ikinci büyük olay olarak kabul edilir. Sünnet için büyük bir tören düzenlenir ve konuklar törende sünnet olan çocuğu kutlarlar.

Beş yaşını dolduran Kırgız çocuklara tek başına ata binmeleri öğretilir. Çocukların ilk kez ata binmesi törenle kutlanır. Çocuğun ailesi, 2-3 yaşlarında tay bulur ve taya yeni gem, eyer, üzengi ve kırbaç gibi aletler takar. Tayın başı kırmızı renkli ipekten kumaş, kızıl püskül ve kızıl çiçeklerle süslenir. Tayın süslenmesi tamamlandığında, çocuğun babası, çocuğun ata binmesine yardım eder ve tayla bir tur atarlar, daha sonra yuları bırakır. Taya binen çocuk, 5-7 çocuk konuğun eşliğinde yavaşça 5-7 tur daha atar.

Cenaze Töreni

Çin'in kuzeydoğusundaki Helongjiang eyaleti ve Xinjiang'a bağlı Taçen ilçesinde yaşayan Kırgızlar hariç olmak üzere, Çin'de yaşayan Kırgızlar İslami cenaze geleneklerine uyarlar. Cenaze töreninde iki kural uygulanır. Biri, cesedin tabut kullanmadan defnedilmesi, diğeri ise cesedin 3 gün içinde defnedilmesi. Bunun yanı sıra cesedin yıkanması ve elbise giydirilmesi gibi gelenekler vardır. Cesedin gömülmesinden sonra üçüncü, yedinci, kırkıncı günde ve birinci yıldönümü dolayısıyla dört kez ibadet yapılır.

Geleneksel Bayramlar

Nevruz Bayramı, Kırgızların en eski geleneksel bayramlarından biridir. Bu bayram, genellikle her yılın 21 Mart günü veya ay takviminin Chunfen gününde kutlanır. Bayram sırasında yediden yetmişe herkes milli kıyafetleri giyer ve çeşitli kutlama etkinlikleri düzenlenir. Bayram sabahı erken saatlerde aile reisleri yataktan kalkar, odanın ortasında servi dallarını yakar, "Alas" adlı şarkıyı söyler ve yeni yılda mutluluk ve esenlik dilemek için duman tüten dalı aile mensuplarının başlarında dolaştırır. Daha sonra tüm aile mensupları arpa ve buğdaydan pişirilen yulaf (Kırgızca: Keque) yer.

Roziyet, yani Ramazan Bayramı: Farsça kçkenli Roziyet kelimesi, oruç tutmak anlamına gelir.. Kırgızlar, Roziyet'i düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlar. Roziyet gününde renkli elbiseler giyerler, bayramlaşırlar, akraba ve dostlarını yemeğe davet ederler ve birbirlerine hediye verirler. Kutlamalar, 3 gün sürer.

Kırgızlar, Kurban Bayramı'nı Hicri takvime göre her yılın 12. ayının onuncu gününde, yani Roziyet Bayramı'ndan tam 70 gün sonra kutlarlar. Arapça'da "kurban kesme" anlamına gelen "Kurban", Allah'a şükranları ifade etmek için büyükbaş hayvan kesmektir. Kurban Bayramı'nın ilk günü güneş doğarken, yetişkin Kırgız erkekler bayram namazı camiye giderler. Namazın ardından koyun kesilir ve ziyafetler hazırlanır. Kırgızlar, Kurban Bayramı'nda bayramlaşır ve çeşitli kutlama etkinlikler düzenler.

Evlilik Gelenekleri

Kırgızlar, tek eşliliği uygular ve ailenin dışındaki insanlarla evlenme kuralına uyarlar. Ailenin doğrudan 7 neslinden veya akrabasının 5 neslinden mensuplar arasında evlilik yapılmaz. Düğün töreninin ön çalışmaları, kız evinde yapılır. Gelin yatakta bağdaş kurarak oturur ve erkek tarafının temsilcilerini bekler. Damadın ailesinden temsilciler geldiklerinde, kızın ailesi tarafından ağırlanır. Ertesi gün, tören resmen başlar. Gelin ve damat birlikte muhtarı ziyaret eder ve imam önünde nikah töreni düzenlenir. İmamın tanıklığında gelin ve damat tuzlu pide veya yağlı peynir yerler. Bu hareket, ömür boyunca zorlukların üstesinden ortaklaşa geleceklerini simgeler. Bu törenin bitiminde renkli ve zengin geleneksel kutlama etkinlikleri başlar. Bu etkinliklerin başında buzkaşhi ve at yarışı gelir. Damat ikinci gün gelinin evinde kalır ve gelin ile resmi evliliğe başlar. Üçüncü gün ise yakınlar ve komşular yeni evlileri kutlamaya gelirler ve gelini kendi evinden damadın evine yollarlar.

Şecere

Kırgızların soy ağacında klan, kabile ve aile kayıtlıdır. Geleneklere göre, 7 yaşını dolduran her Kırgız erkeğin 7 nesil atanın şeceresini ezberlemesi gerekir. Kırgızların klan ve kabile şecerelerinde genellikle klan, kabile ve ailenin kökleri, isimleri, yan kaynakları, başarıları, tüzükleri, unvanları, fermanları ve göç tarihleri bulunur Kırgızların aile şeceresinde doğrudan 7 nesil atanın isimleri ile akraba isimlerini bulmak mümkündür.

Din

Kırgızlar, ilk başta Şamanizm'e inandı. Günümüzde Helongjiang eyaletine bağlı Fuyu ilçesinde yaşayan Kırgızlar halene Şamanizm'e inanıyor. Xinjiang'ın Taçen ilçesinde yaşayan Kırgızların çoğu Budizm'in Tibet koluna, diğer bölgelerde yaşayan Kırgızlar ise İslamiyet'e inanıyor.

Selamlaşma

Kırgızlar, terbiyeye büyük önem verirler. Yediden yetmişe herkes birbirleriyle karşılaştığında selamlaşır. Yolda bir araya geldiklerinde, ellerini göğüslerine çarparak ve eğilerek selam verirler ve aile mensuplarının hatırlarıyla besledikleri büyükbaş hayvanların durumunu sorarlar. Bunları sormak, Kırgızlar arasında kalıplaşmış gelenek haline geldi.

Kırgızların sadık kaldıkları toplumsal değerler arasında sıcakkanlılık, misafirperverlik, birlik ve beraberlik ile dayanışma, yaşlılara saygı ve çocuklara şefkat ile sadakat ve taahhütlerini yerine getirme bulunuyor. Kırgızların bu değerleri öğrenmesi küçük yaşlarda başlar. Herkesin sıkıca uyguladığı bu değerler ihlal edildiğinde tüm toplum tarafından kınanır. Kırgızlar, son derece misafirperverdir. Dışarıdan bozkıra bir kişi geldiğinde, Kırgızlar bu kişiyi konuk olarak görür ve yemek ile konaklama imkanları sağlarlar. Dayanışma, birlik ve beraberlik içinde yaşayan Kırgızlar, yardıma koşan bir etnik gruptur. Kırgızlar ailelerinde tüm mensuplar arasında uyumlu bir ilişki bulunur. Baba ve oğul, anne ve kız, karıkoca, kardeşler ve bacanaklar arasında karşılıklı saygı ve sevgi vardır.

Kırgızlar toplu otururken, ya bağdaş kurup yere otururlar, yada dizüstü çökerek otururlar. Bacakların açılması veya uzatılması uygun bulunmaz. Bunun yanı sıra, Kırgızlar renkli ipleri atmayı günah sayar. Anne babalarla yaşlıların önünde çocuklarını övmeyi de doğru bulmazlar. Özellikle överken "şişman" ve "güzel" gibi kelimeleri kullanmazlar, çünkü bu kelimelerin çocukların sağlığına zarar getireceğine inanırlar. Kırgızlar, aya ve yıldızlara şikâyette bulunmaktan kaçınır, aksi halde felaketlerle karşılaşacaklarını düşünürler. Kırgızlar, akşam saatlerinde beyaz eşyalarını ortaya çıkarmayı da günah sayarlar.

Kırgızlar, biri öldüğü zaman mümkün olduğu kadar kısa zamanda toprağa verirler. Cenaze törenine yalnızca erkekler katılır, kadınlar ise mezarlığa gitmez. Ölenler için yas tutulan günlerde yakınları içki içmez. Yaşlılar öldükten sonra, akrabaları 40 gün saç ve sakallarını kesmez ve bir yıl boyunca içki içmezler.

Dil ve Edebiyat

Kırgızca, Altay dil sisteminin Türk dilleri koluna bağlı Doğu Hun dilleri grubunun Kıpçak alt grubunda yer alır. Kırgızların çoğu Kırgızca'yı kullanırlar. Kentlerde yaşayan, fabrika ve maden ocaklarında çalışan Kırgızlar, özellikle de Kırgız genç ve çocuklar arasında Çince yaygındır. Çince konuşan Kırgızların sayısı günden güne artıyor.

Kırgızlara özgü edebi mirasların başında halk edebiyatı geliyor. Bunlar arasında efsane, masal, hikâye, destan, halk şiiri, deyimler, bilmece, halk şarkısı ve tekerleme bulunuyor. Yaratıcılığa dayalı bu fikri ürünler, zengin içeriğe sahiptir ve halk arasında tarih boyunca yaygınlaşmıştır. Bu ürünlerin en ünlü örneği Manas Destanı'dır. Bir kahramanlık destanı olan bu eser görkemli bir hava yaratır, yurtiçinde ve dışında çok tanınmıştır.

Halk şarkıları, Kırgızların gurur duydukları bir sanat dalıdır. Bu şarkılar, Kırgızların hiç hazırlanmadan istenildiği zamanda şarkı yaratma yeteneklerini gösterir. Şarkı söylemek ve yaratmak, Kırgızların günlük hayatının ayrılmaz bir parçasıdır. Halk şarkıları, içerik ve söyleme tarzına göre emek, gelenek, aşk, ağlama ve şikayet, zulme direniş ve mevcut güzel hayatı övme gibi birçok çeşide ayrılır.

Kırgızların yazılı edebiyatı, halk edebiyatıyla kıyaslandığında, nispeten gelişmemiş durumdadır. Ancak günümüzde çok sayıda şair ve yazar çok sayıda seçkin edebiyat eserine imza attı. Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra, özellikle dışa açılma ve reform politikasının uygulandığı dönemde, Kırgızların yazılı edebiyatında büyük ilerleme kaydedildi. Bir grup şair ve yazar Kırgız edebiyatında yeni sayfa açmak için yeni eserler ortaya koydular.

Geleneksel Tıp

Kırgızların geleneksel tıbbı ve ilaçları bulunuyor. Özellikle halk arasında yaygınlaşan tarifler, bir ölçüde tedavi işlevine sahiptir. Tarihi çok eskilere dayanan geleneksel Kırgız tıbbı, bu etnik gruba özgü özellikler taşımanın yanı sıra, özel bir teorik sistem oluşturur. Bu, Kırgızların eskiden beri çeşitli hastalıklarla mücadele deneyiminin birikimiyle zekâlarının sonucudur ve Çin'in seçkin kültürel miraslarının önemli bir parçasını oluşturur.

Burç Takvimi

Kırgızlar, on iki hayvan burcundan oluşan takvimi kullanırlar. "Muqueli" adı verilen bu takvimdeki yılları, on iki hayvan burcu temsil ederler. Bu hayvan burçları sırasıyla fare, sığır, kaplan, tavşan, balık, yılan, at, koyun, tilki, tavuk, köpek ve domuzdur. Hayvan burcundan oluşan takvimin yanı sıra, Kırgızlar da ay takvimini kullanırlar. Ay takvimine göre, her yıl Chuenfen ( 21 Mart günü) günü başlar. Her yılın birinci ayının başlangıcı bu günden hesap edilir.

Halk Sporu

Kırgızların sevdikleri sporlar esas olarak halk oyunlarından kaynaklanır. Halk sporu, işlev açısından üçe ayrılır. Birincisi, spor dallarıyla bağlantılı olanlardır, örneğin, at yarışması, buzkaşhi, ip çekimi, at üzerindeki güreş, tavşan çekmesi ve tek bacakla koşu. İkincisi, zekâyla ilgilidir. Bu çeşidin örnekleri arasında Dokuz Delik Bayrak, İçiçe Uzanan Bayraklar, zar saklama ve "Uçar-Uçar sayılabilir. Üçüncü çeşit eğlence faaliyetleriyle bağlantılıdır. Dost arama, kapalı gözle dost ve yüzük arama bu çeşidin örneklerindendir. Bütün bu halk spor oyunları, iç içedir ve birbirlerinden faydalanır ve böylece spor oyunları eğlenceyle birleştirilir. Kırgızların spor oyunlarının tüm etnik grubun tarihi ve üretimiyle sıkı bağlantısı vardır.