"'Dijital Kuşak ve Yol', katılımcı ülkeler için çok önemli"

  2017-07-10 10:41:32  cri

Almanya'nın eski Beijing Büyükelçisi Michael Schaefer, bağlanırlığa dayalı dijital Kuşak ve Yol projesinin, Çin ve diğer katılımcı ülkeler için büyük önem taşıdığını belirtti.

Hamburg'da düzenlenen 20. G20 Zirvesi cumartesi günü sona erdi.

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, zirvede yaptığı konuşmada, Çin'in kısa süre önce Kuşak ve Yol Uluslararası İşbirliği Forumu'na evsahipliği yaptığını, bunun G20'nin amaçlarıyla da büyük ölçüde örtüştüğünü söyledi.

"Çin'in projesi değil, Çin'in inisiyatifi"

Almanya'nın eski Beijing Büyükelçisi Michael Schaefer, Xi Jinping'in konuşmasını ve Kuşak ve Yol projesini değerlendirdi.

Şu an BMW Vakfı'nın başkanlığını yürüten Schaefer, Çin Cumhurbaşkanı Xi'nin zeki bir siyasetçi olduğuna işaret etti.

Schaefer, Xi Jinping'in 21. yüzyılda diğer ülkelerle farklı bir işbirliği kurma fikrinin, yani Kuşak ve Yol inisiyatifinin, tüm yüzyıla damga vurabileceğine dikkat çekti.

İnisiyatifin, dışa açılma konusundaki taze fikirlerin yeni tecrübeler ışığında tüm dünyaya yayılmasını sağlayacağını ifade eden Schaefer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kuşak ve Yol inisiyatifi, Çin tarafından ortaya koyuldu; fakat 'Çin projesi' yerine 'Çin inisiyatifi' olarak tanımlandı. 'İnisiyatif', bunun bir tarafça ileri sürülen bir düşüncenin prototipi olduğu ve diğer tarafların da bu girişime ortak katılımının beklendiği anlamına geliyor. Yani diğer taraflar da kendi fikir ve önerileriyle söz konusu inisiyatifi zenginleştirebilir."

Xi Jinping'den "dijital" gelişmelere vurgu

Cumhurbaşkanı Xi Jinping, G20 Zirvesi'nde dijital ekonomi konusuna da değinerek, G20 ülkelerinin aralarındaki işbirliğini güçlendirmeleri ve dijital ekonominin gelişmesine yararlı bir uluslararası ortamı ortaklaşa yaratmaları gerektiğini söyledi.

Xi, ülkeler arasındaki kenetlenmenin yoğunlaştırılmasını, dijital uygulamaların seviyesinin yükseltilmesini de istedi.

"Avrasya'yı atlar ve develer üzerinde aşma devrinin" artık çok geride kaldığını kaydeden Schaefer, gelecekte Kuşak ve Yol inisiyatifi kapsamındaki dijital uygulamaların gelişmesine büyük önem verilmesi gerektiğini belirtti. Schaefer, bu sayede Doğu ile Batı arasındaki mesafenin azaltılacağını dile getirdi. Schaefer, sözlerine şöyle devam etti:

"Dijitalleşmenin gelişmesinin önünde birçok sınama bulunuyor. Gelecekte insanların ve malların taşınma tarzlarını yeniden ele almamız gerekiyor. Geçtiğimiz birkaç yılda bilim ve teknoloji alanlarında kaydedilen ilerlemeler, Kuşak ve Yol inisiyatifini daha uygulanabilir hâle getirdi. Tarihte insanlar, Orta Asya'yı önce atlar üzerinde, sonra buharlı trenlerle geçmişti. Bugün ise hızlı trenler kullanılıyor. Tüm bunlar, Çin ile Almanya'yı birbirine bağlamaya yardımcı olacak. Gelecekte belki bunlara da ihtiyaç duyulmayacak. Dijital tarzda iletişime geçebiliriz. Örneğin, Shanghai kentinde yaşayanlar ile Bişkek ve Heldelberg kentlerinde yaşayanlar arasında sanal teknoloji vasıtasıyla işbirliği kurulabilir. Bugün bu tarz işbirlikleri gerçekleştirilebiliyor. Üniversite öğrencisi olduğum yıllarda bu bizim için inanılması güç bir durumdu."

"Kuşak ve Yol, barış ve istikrara da fayda sağlayacak"

BMW Fonu Başkanı Schaefer, Kuşak ve Yol inisiyatifinin, İpek Yolu güzergâhındaki ülke ve bölgeler arasındaki işbirliğinin ve bağlanırlığın yoğunlaşmasını hedeflediğine de dikkat çekti.

Ortak kalkınma ve ekonomik çıkar sağlanmasına yararlı olacak inisiyatifin, barış ve istikrara da katkıda bulunacağını belirten Schaefer, sözlerine şunları ekledi:

"Bu, heyecan verici bir inisiyatif. Kadim İpek Yolu'nun haritasına bakınca, binlerce yıl sürdürülen bu derece mühim ilişkilerin günümüzde nasıl yürütülebileceğine kafa yoruyordum. Ekonomi, ticaret ve altyapının yanı sıra, benim ilgimi daha çok çeken ise içinde yaşadığımız 21. yüzyılda insanlar ve toplumlar arasındaki sıkı ilişkilerin oluşturduğu ağ. Çin, Orta Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlamak, çok büyüleyici bir fikir. Zira, bu ilişkileri ekonomi, bilimsel araştırmalar ve kültür gibi alanlarda değerlendirmek, sadece Çin, Almanya ve Avrupa ülkelerinin değil, geniş Orta Asya bölgesinin istikrarına da katkıda bulunacaktır."