|
|||||||||||||||||||||
|
Öte yandan ise güneş batıyor yavaş yavaş... Kent kültürünün her alanına damgasını vuran, yemeklerinden efsanelerine kadar birçok şeye cömertçe ismini veren Xihu gölünde bir randevumuz var bu akşam: Ünlü yönetmen Zhang Yimou'nun başını çektiği bir ekip tarafından hazırlanan "Xihu Gölü İzlenimi" adlı açık hava gösterisi... Bu proje, filmleri tüm dünyada tanınan yönetmenin imza attığı, pek de bilinmeyen bir gösteriler dizisi... "İzlenimler" adıyla Çin'in çeşitli kentlerinde, o kente özgü manzaraların sahne olarak kullanıldığı bu büyüleyici açık hava gösterilerinin ilki, Mart 2004'te Li Nehri kıyısındaki Yangshuo kasabasında nehir üzerinde "sahneleniyor." 2005 yılının temmuz ayında ortaya çıkan ikincisinde ise, Lijiang kentindeki efsanevi Karlı Yeşim Ejderi Dağı bir dekora dönüştürülüyor. Coğrafyanın dekor olarak kullanıldığı bu açık hava gösterileri, yöre efsanelerinden, halk anlatılarından ve türkülerden besleniyor. Konu halktan alınınca, en iyi oyuncular da yöre halkı oluyor elbet... Örneğin, "Lijiang İzlenimi" gösterisindeki oyuncuların çoğu, o çevrede yaşayan köylüler... Tüm bunlar, bir ustanın elinde ışık ve ses gibi modern araçlarla yoğrulunca, ortaya büyüleyici bir gösteriler dizisi çıkıyor. Bu gösterilerden "Lijiang İzlenimi"ni izlemiş, yüreğimizi ve aklımızı orada bırakmış, Yangshuo'daki "Liu Sanjie İzlenimi"ni izleyemediğimiz için de "yüksek dozda" hayıflanarak DVD'siyle yetinmiştik. Dolayısıyla, Kasım 2006'da başlatılan bu üçüncü gösteri için, büyük heves ve heyecan içindeydik.
XİHU GÖLÜ SAHNE OLDU...
Hafif hafif serpiştirmeye başlayan yağmur ve biletin üzerinde yazan "Gösteri, yağmurlu havada iptal edilebilir" uyarısı, hevesimizi kursağımızda bırakmaya kalksa da, girişte dağıtılan yağmurluklar ve yağmurun dinmesiyle hafif ıslak ve derin bir oh çektik, ardından kendimizi Xihu gölünün efsanelerine bıraktık... Göl bir sahneye dönüşüverdi; efsanenin baş kahramanları Xuxian ile Beyazyılan kırık iskelede büyük bir aşkla birleşti, büyük bir hasretle ayrıldı, yaşlı balıkçının kayığıyla yeniden birbirlerine kavuştu; sahneye girip çıkan figüranlar şıpır şıpır sularda yürüdü; suda yüzen gemiler, kayıklar, metrelerce yüksekten dökülen şelaleler, gölde yüzen balıklar, havada uçan turnalar dekor oldu...
Bu büyüleyici atmosfer, insanı ister istemez yine o karşılaştırma duygusuna itiyor ve aklıma bir şarkı geliyor: Hani şarkıda, unun var mı, şekerin var mı, yağın var mı diye soruyor; sonra da ne duruyorsun, helva yapsana diyor. Yani bizde de var un, şeker, yağ; Cannes'da aldığı ödülleri "büyük tutkuyla sevdiği yurduna" adayan yönetmenlerimiz, doğal güzelliklerimiz, halk kültürümüz, efsanelerimiz, türkülerimiz ve elbet bunların hepsini yaratan halkımız ve yeniden yaratacak sanatçılarımız... Ama işte helvamız yok, bu canımızı acıtıyor...
Bu masal dünyasından uyandığımızda, alkış tutuyorduk; otele döndüğümüzde ise, kendimizi ancak bir başka rüyalar ülkesine atacak gücümüz kalmıştı...Sonraki yazı >>>
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |